16 Temmuz 2016 Cumartesi

15 Temmuz, Ananın darbesi ve hissiyatım

Tam olarak kimlerin duygusun tercüman olurum bilmiyorum ama hali ruhiyem şu haldedir

O erin kafasını köprü üzerinde gerçekten kestiler mi?

104 tane askeri öldürdüler mi

Diğer taraftan 90 'şehit' dedikleri yalnızca polis mi, yoksa kelle kesen / teşebbüs eden 'sivil' mi

Şimdi askeriye içindeki 'darbe' ayağına tüm muhalifleri elimine edecekler mi?

Vatan hainliğinden yargılamaya kalktıkları kurmaylar için tekrar idam söz konusu olacak mı?

1 Ordu komutanının yaptığı açıklamada laiklik vurgusu bilerek mi yapılmadı?

Genel kurmay başkanı Akar bu tezgahın neresinde?

Bilmem kaç ilden yalnızca 2'sinde darbe olur mu?

Amerika bu oyunun neresinde? Fetullah'ın alakasızım beyanı ne kadar gerçek?

Harp okulları öğrencileri, Kuleli'nin durumu ne olacak?

Yani dönüp dolaşıp aynı yere gelmiş gibi olmak istemem ama emir komuta zincirinin en altındaki o erin boğazını kesenlere ne yapılacak?

CnnTürk çok istediği bizimle de barışşın politikasını dün gece itibariyle resmi olarak ilan etti mi?

Şimdi tüm darbe karşıtları olarak biz bu halden memnun mu olmalıyız?

Başkanlık sistemine bir adım daha mı yaklaştık yoksa çoktan içindeyiz de safları mı sıklaştırıyorlar?

ve daha onlarca soru dönüyor beynimde...

***

Tüm gece uyumudak...
Köprünün üzerindeki asker çıkartması ile başlayan süreç ilk önce şaka gibi geldi bize. En iyi ihtimal bir istihbarat üzerine herhangi bir durum olduğunu düşünen biz, Ankara'daki jetlerin alçaktan uçuşuyla kıllanmaya başlayıp, küçük harflerle olabilir mi acaba safhasına geçtik.
Teknoloji çağı, iletişim ışık hızında. Aymamızın zamanlaması da buna uygun tabii.
Kalkışma... falan beyanları bir tarafta. Hey gözünü sevdiğimin Türkçesi, nerdesin, kimlerlesin hallerindeyiz.
Asker ile polis karşı karşıya. Asker ile asker karşı kaşıya. E 5ten ilk önce tanklar geçiyor, siren sesleri falan. Sonra derken Erdoğan'ın facetime üzerinden halkı sokağa çağırması. Ah ne de güzel, sıçtık da ne kadar sıçtık endişesi başladı içimizde. En iyisi evlere dağılalım dedik.
Uyunur mu? Mümkün değil. Hele ki eviniz E5'in tam yamacındaysa demek ki darbe zamanlarında tüm olaya hakim olmanız daha kolaymış.
1980'de 1 yaşındaydım. Allah var hatırlamıyorum. Anılarından dinlediğim olayla alakası yok ama TRT'li sarışın bir abla kalkıp Yurtta Sulh Komitesinden bahsediyor ya... Laiklik vurgusu falan. Durumlar bir enteresan.
Hop bayraklı milli irade sokaklara dökülmeye başlıyor. Sahip çıkılacak demokrasiye, biz de ise tedirgin bekleyiş tamam. Trafiğe kapalı olması geren E5 insan seli (200 kişi falan) bu naçizane 'insan'lar tekbir getirerek yürüyorlar (sanki Allahın başı belada onu kurtaracaklar tam ayamıyoruz - sorry) Bir de her yerden yükselen ezan sesleri, hocalar daha bir şevkle okuyor maşallah. Bir istiklal savaşındayız.
Gece 3 e yakın bir patlama sesiyle yerimizden zıplıyoruz. Noluyor lan? Bize de bir şey olur mu acaba... Saçmalama... Gece 5e doğru tekrar bir sarsıntı. Artık uzman olmuşuz, ya ses şeysidir ya da çok alçaktan uçuyorlar ondan vs. Bir elimizde tv kumandası bir elimizde cep telefonu, bir açılıp bir kapanan sonra tekrar ele geçirilen tv kanalları eşliğinde, tuhaf tuhaf yorumlar okuyup dinliyoruz.

Öyle sızmışım, sanırım 6ya doğru.

İçimde sabah (ki aslında zaten sabah) neye uyanacağımın endişesi. Çünkü evet gerçekten geri zekalıyım. Gerçekleri insanın ne kadar 'gözüne' soksalar da bir umut iyi bir şey olur mu acaba beklentisi.
Biri şaka dese, bir kabus olsa da biz bunları hiç yaşamamış olsak çarpıntısıyla gözlerimi kapatıp, yalandan bir darbenin kurmaca ülkesinde Shakespeare'in bile yazmaya gücünün yetmeyeceği bir oyunun son perdesine gözlerimi açtım.
Linç fotoğrafları. Darbe olsa daha kötü olurdu diyerek kendimi avutmaya çalışırken bir yandan da ...'in ileri demokrasisinde bu insan bozuntularıyla mı yaşayacağım. Halbuki ben Darwin'in evriminin son halkasıydım hani. Sanatla kültürle falan uğraşan ve gelişimi devam eden. Hani? Nerde? E peki o zaman bunlar ne? diyesi geliyor insanın.

Şimdi bir adım çekileyim ve bu külliyen insalığa ve dünyaya zarar ülkeyi atom bombasıyla yok etsinler. Annemler de ölsün, tüm akrabalarım da ben de... işte tüm sevdiklerimizle geberip gidelim ben fitim. Yeter ki bu barbarlar da bitsinler, gitsinler diye.

Geçen gün kuzenim çok güzel bir yorum yazmıştı, aklımda kaldığı kadarıyla süper kahramanları olmayan bir aksiyon filminde gibiyiz demişti. Ne yazık ki patlıyoruz, parçalanıyoruz bizi kimse kurtarmıyor... minvalinde.
Bir de canavarlar gerçek bu dünyada ne yazık ki. Şimdi sizinle tek tek resimleri paylaşmaktan vaz geçtiğim için, ağzı köpüren, tükürükler saçan, nefretle bakan, böyle pis yüzlü dişi ve erkek ve çocuk canavarlar. Bir daha onları geri kazanmanın mümkün olmadığı bir ülkede o kadar çok kalabalıklar ki. Ve hayır cahil değiller ve hayır kandırılmamışlar ve hayır kimsenin kuklası falan değil hikaye. Kötüler işte. İçine  doğdukları içinde büyüttükleri ve arkalarından getirecekleri şey külliyen kötü adi ve onursuz. Kadınlarına tecavüz edenler, çocuklarını istismar edenler, insanlırın boğazını kesenler, hırsızları destekleyenler, hırsızlar, rüşvetçiler, çıkarlarına göre davrananlar, doğruya yüzünü ters dönenler, gerçekleri görmezden gelenler, korkaklar, dönekler işte külliyen yüzde elliler, yazar takımlarıyla, entelleriyle, politikacılarıyla... inanmadığım allaha tek duam, tez zamanda gebersinler.


Not: Tek adamın elinde ülkenin içine sıçılıyor, fakir fukara işsiz güçsüz magandalarda bir bayram havası
bkz.türkiye

Kızgınlığım geçmiyor...

Not: Bu ülkede sosyalizm falan istemiyorum ben bundan sonra. Bu insanlara mı sosyalizm, eşit haklar, adalet, demokrasi, hizmet vs. Bu insanlar için mi... Devrimciler gidip Paraguay'da savaşsın. Burası da yansın kül olsun beter olsun inşallah. Vahşi kapitalizmin cehennemde iyice parçalanalım. Sermaye emek çelişkisiymiş. Önceden gominist anarşik düşmanı gerzekler, sonra demohrat laiğ düşmanı oldular, aslında külliyen insalık düşmanılar da, ben de kalkıp onların haklarını mı savunacağım. Maden altında kalıp kalkıp ona oy vermeden, uzun için böğürerek sokağa çıkmadan önce düşünecektiler. Kimseye açacak kapım, uzatacak elim, kimse için mücadele edecek ruhi haliyem kalmadı benim.

Bitmiyor içimde nefret ve öfke. Onların sokaklara akın ettiklerini gördüm ya. O durmayan siren sesleri falan duyuldu ya.

2002'den beri sosyo ekonomik kültürel ve insanlık açısından neleri kaybettiğimizi saymayacağım ama, o kadar olaya rağmen gıkını çıkarmayan bu iradeye, bir adamın sözüyle sokağa çıkan pavlovun tüm köpeklerine lanet olsun.





2 yorum:

  1. Bir deli kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış

    YanıtlaSil
  2. Sadece tek kelimeyle duygularımı ifade edebileceğim bir yazı olmuş...
    Ben de..

    YanıtlaSil