23 Ekim 2015 Cuma

손바닥으로하늘을가리려한다 *

Yanlış hatırlamıyorsam ülkemizdeki halkların tüm sorunlarını mantık çerçevesinde çözdükten sonra dahiyane milliyetçi duygularla, uygur türklerinin haklarını kurtarmak için, doğruluğundan emin olmadığımız bir gazete küpürü haberiyle, gözleri çekik olduğundan çinli sanıp koreli turistleri dövmüştük. bizim kurtarma hak savunma operasyonumuz da budur.
Her milletin kendine göre bir dinamiği vardırın türkçesi bizde hafif gaz ile meydan yakma kültürüdür. neyse bağlayacağım yer, koreliler candır can!

son zamanlarda saçma sapan dizilerini izlediğim korelilerle ilgili paylaşacağım bilgiler şunlar,

sabah kahvaltısında hiç tiksinmeden kaburga çorbası içebiliyorlar, bizim kavurmaya  denk geliyor olabilir, yadırgamıyorum.
harika ramen yapıyorlar ama yaptıklarından daha güzel yiyorlar böyle kocaman lokmalar halinde hüpleterek falan :) ayrıca metalik çubuk kullanıyorlar  durmadan sofralarından eksik olmayan lapa, sanırım kahvaltıda tek yiyebileceğim şey olan omurice(yumurtalı), odeng ve adını bilmediğim sosisimsi sokak yemekleri falan... her bölümü bir saat olan dizinin her bölüm en az on dakikasını yemeklere ayırmasından bir şey çıkartabiliriz. yemekten sonra bile izlediğinizde sonu gelmez bir açlık duygusu  hissediyorsunuz.
ve söylemesi ayıp bir kaç günü yalnızca far east sushico ve china in box'tan beslenerek geçirdim. benim öyle bir tarzım var evet, hemen gaza gelip hızlı konsantre olurum.
küçük pembe bir not defteri edindim, ilk önce alfabe ile başlayalım ayağına... basitmiş de, 'hangıl' dedikleri kore alfabesi tekli harflerden ve kombine harflerden oluşuyor. telafuzlarına hakikatten bayılıyorum, telefona bir kaç sesli sözlük indirdim, temel kelimeleri öğrenelim sonra kore'ye gidelim hislerinden.
neyse o gün nasıl gaza gelmişim, nasıl gelmişsem artık, ben dedim bu kore'ye giderim. açtım baktım uçak biletlerine, bir tane promosyonlu, 5bin tle :D... normal uçuşlar 16bin civarı. yanlışlıkla o günkü uçuşlara baktığımı anlayıp gözyaşlarımı sildim.
ama gideceğim, koydum kafaya.
yalnızca  yemek yemeye de değil, şu şeker gibi kafaya diktikleri ve komikçe sarhoş oldukları soju içeceğim. hayalimde tatlı tekilamsı bir tadı var. göreceğiz.
bir de tabii en sona bıraktığım ve hastası olduğum giyim tarzları.
dolu uzakdoğu filmi izlemiş bir insan olarak öğrendim ki, bu uzaktaki doğululardan en giyinmeyi bilenler koreliler. en uzun boylu erkeklerin olduğu yer de aynısı (araya çaktırmadan sıkıştırdım:) )

şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere...
dün bir arkadaşın evine kahve içmeye gittim, olmuş gecenin saat 11'i falan.
ben asla tv kanalları açmam. mesela çok hassas süreçlerde yalnızca haber izlemek için cnntürk/bugüntv/halktv arası gezmişliğim olur ama o kadar. tv'ye sürekli bir harici disk takılıdır ve film/dizi izlenir.
neyse bu kahve seansı süresince yaklaşık fragmanlarla beraber 5 tane türk tipi diziden haberim oldu. (insanların haberlerinin olmasını eleştirmiyorum, yanlış anlaşılmasın - zamanında asi'yi çılgınca izlemiş biri olarak -tiksinç olan dizi tiplerimiz)
tecavüz, uzun tüfekle kadın kovalama, tokat atma, evden atma, sokağa atma, aşağılama, itme kakma, anasının dövmesi, amcasının dövmesi, erkek arkadaşının tehditleri, durmadan bağıran erkekler ağlayan kadınlar, hep bir töre, istanbulun en göbeğinde de, anadolunun en köyünde de... kadında hep bir fedakarlık hali, hep bir vazgeçme, aşk her şeyden üstün kafası, kendinden ödün verme, seviyorsan katlanırsın saçmalıkları falan, kadını idealsizleştirme derken...

arkadaşlar bunların hiçbiri sanırım ki kore'de yok. hiç gitmedim, hiç okumadım bilmiyorum ancak türk dizilerini izlediğim kadarıyla buranın gerçekliği ile bir uyum var, doğru. buradan çıkarımla sanırım korenin gerçekleri de şunlar.
erkekler hayvanlar gibi anıra anıra ağlayabilirler ve bu bir gurur meselesi değil. kadınların dayak yediğine hatta teşebbüs edildiğine hiç şahit olmadım. hatta izlediğim kadarıyla her bölümde kadın bir kere sırtta veya kucakta taşınır, ve başrol erkeği en az bir kere aşık olduğu kadın tarafından itilip kakılır ama her zaman haklı olan kadınlar, azarı işiten erkekler. en pasif çizilmiş kadın karakteri bile en sonunda kendi idealleri için aşkının peşinden gitmekten vazgeçebilir, bu zoraki bir ayrılığı getirmez, keskin bir tercih değildir, insanlar 2 yıl sonra kaldıkları yerden devam edebilirler. kadının kim olduğu nereden geldiği sınıfsal olarak evet çok önemli olsa da, ne olacağı ve gelecekte nasıl yaşamak istediği daha çok belirleyici ve yolunu buna göre örme hissini sürekli hissediyorsunuz.
hitap farklılıkları çok net, özellikle yaşa göre resmi veya gayri resmi olarak ayrılmış ve genelde herkes buna uyuyor. aile içi sevgide hiç de böyle kopuk uzak falan değiller, baba kızlar birbirlerine sarılıp salya sümük ağlayabiliyor ve tüm aile hep dayanışma içinde ve kız çocukları kesinlikle çok kıymetli, eğitim hakları için her fedakarlık yapılır, dua ile iş yapanına pek rastlamadım (o batı toplumlarına atılan boklar burada geçersiz)
işte siz karar verin, bu yazı diziler toplumun aynasıdır mantığından çıkışla yazılmıştır..


not: sanırım öpüşmeyi pek bilmiyorlar :))
çünkü o aşırı tatlı çıkışlı müzikleriyle sonlanan iki kişinin öpüşmesi büyük olay! öpüşme dediğim ise yalnızca dudakların 30 saniye kadar bir süre birbirine değmesi ve herhangi bir hareketin olmaması :)))  yine de çok sempatik olma garantili

neyse tecavüzsüz töresiz şiddetsiz keyifli bir  kaç dizi izleyek diyorsanız açın korelileri...

seneye gittikten sonra size daha detaylı bilgileri vereceğim.

ha bir de yeni kanada başbakanı da çok tatlı demeden geçemeyeceğim

şimdilik öptüm muah...

Not: seçimden önce son yazım bu olabilir, lütfen sevgili chp ve hdp seçmeni oy kullanın. 4 gün tatil kafasına girip bir yerlere gitmeyin, kütük başka yerdeyse memleketinize gidin orada oy kullanın. ülkenin zaten içine edilmiş, ben kore'den medet umar olmuşum,
sonra dırdırlanıp neden hiçbir şey değişmiyor diye ağlamayalım (boykotçular muaftır tabii ki - bu iki partiden birinin kendini gerçekten temsil ettiğini düşünen seçmen için söylüyorum),



*Sunbadakıro Hanılıl Kariryuhanda-Tüm Gökyüzünü Avucunla Örtmeye Çalışma (avucunla örtemezsin hatta gözlerini kapasan bile gökyüzü hala oradadır anlamında), umut da barış da bizimle olsun..

13 Ekim 2015 Salı

sizin istikrarınızı da, ama'larınızı da, fanatikliğinizi de, dışlayıcılığınızı da, cahilliğinizi de ...

katil kim

zafiyet var mı yok mu, mit neredeydi, nerede değildi, devlet işbirlikçi mi tetikçi mi, değil mi, içişleri bakanlığı istifa etmeli mi, adalet bakanı sırıttı mı, cumhurbaşkanı katil mi, hırsız mı, abdullah gül ikiyüzlü mü, bülent arınç ağladı mı, işidçileri kim besledi, suriye'yi içten içe karıştıran ülke hangisi, bilal gerçekten gerizakalı mı, müslüman kardeşler kim, çocukları yurt dışına kaçıyor mu, sit alanlarını teker teker imara açtı mı, hesleri neden hızlandırdı, rusya ile ilişkileri ne olacak, ali ismaili kim öldürdü, tapeler gerçek mi, 3 yaşındaki çocuğu neden vurdular, cemaatle neden ayrı düştü, hdp ile pkk'nın arası açıldı mı, örtülü ödenek neden arttı, o gerillayı sürükleyen zihniyet nereden besleniyor, emine erdoğan mağaza kapattı mı, adıyaman'daki işid kahvesi biliniyor mu, canlı bombalar tespit edildi mi, geride kalanlara ne olacak, her gittiğimiz eylemde patlayacak mıyız endişesiyle mi yaşayacağız, yarınlarımız güvence altında mı, bizi de çıplak soyup sokağın ortasına atarlar mı, asker çocukları neden ölmeye  devam ediyor, albayın isyanını duyan var mı, basın üzerindeki baskı biter mi, başka gazeteciler de dövülecek mi, mehmet barlas bir gün insan maskesi takar mı, berkin elvan davası ne olacak, islamifobi büyüyor mu, rusya türkiye'yi tehdit ediyor mu, iç savaş çıkacak mı, tecavüz meşru mu, hangi partinin oyları düştü, sedat peker kim, ahmet şahbaz ne durumda, paralar sıfırlandı mı, annelerin göz yaşları diner mi, ölenler terörist mi, bütün polisler faşist mi, homofobiyi devlet mi körüklüyor, mit'in gerçek açılımı ne, neden yalnızca solcuların eylemlerinde bomba patlıyor, istihbarat neye hizmet ediyor, bağımsız hukuk var mı, ölülerimizi yıkamayı bu yüzden mi öğrenmeliyiz, aile başına kaç ölüm düşüyor, demirin tuncuna insanın piçine mi kaldık  vs. 

tek cevap;

sessiz ve tepkisiz ve taraftar ve nefretçi ve dışlayıcı ve bencil ve istikrarcı ve üç kuruşa oyunu satan ve boş veren ve göz yuman ve hala ve inatla ve tekrar 1 kasım seçimlerinde AKP'ye oy veren herkesin eline bulaşmış olacak o kan lekesi... 

çünkü iktidarlar güçlerini halktan alır

anadolunun güya faziletli insanları, fakirliğin sınırında yaşayanlar, iş adamları, türbanlı bacılar, türbansız sözcüler, entelektüel basın, işçiler, işsizler, yalnızca günde beş vakit namazla cennet yolu arayanlar, azınlık olmalarına rağmen erdoğan şakşakçıları, cemaatler, camialar, küçük esnaf, büyük holdingler, aşiretler, ağzımıza pelesenk saf teyzelerimiz, komşumuz, akrabamız, sıra arkadaşımız ve ailelerimiz... bu bilgi çağının ortasında hala ve inatla, şüpheye düşmesine rağmen amalarla iş yapanlar, akp'ye oy verenler yani, herkesin eline yapışmış olacak bu kan.

bir de

hala savaş çığırtkanlığı yapanlar, barış diyenlerde suçu arayanlar, ölenlerin üzerinden politika yapan ırkçılar, biz siz diye ayrıştıranlar, ayrıştırılmaya ön ayak olanlar, meclis siyasetini meşru görmeyenler vs.

bu büyük zafiyetin üstü örtülemeyecek boyutlardayken, yine de inatla AKP diyenlerin hepsi, illa akp demese de ona ön ayak olanların hepsi, fıtratçılar... hepiniz katilsiniz

sizin verdiğiniz oy, bu katliamı onun gözünde vacip yaptı

ve tüm ülke doğusundan batısına sizin suç mahaliniz

1 Kasım seçimleri bir gün geçmiş zaman olduğunda, bu oyuna alet olanlar ve barıştan yana olanlar diye ayrılmayacak bu ülke

Katiller ve Katledilenler katledilmek istenenler diye bölüneceğiz ikiye

ve size bir haberimiz var

biz varız ve olmaya devam edeceğiz

ülkemizin güzel insanlarının başı sağ olsun, başımız sağ olsun

biz katillere inat yine de barışa inanacağız