23 Ocak 2014 Perşembe

bir sürenin sığ özeti, şimdilik...

bir sürenin sığ özeti, şimdilik..

karman çorman bir hayat ama öyle böyle gidiyor tabii, bir süredir yine blogu ihmal ettim farkındayım. hayatımda milyon tane değişiklik oldu hem de çok önemli değişiklikler, onun da farkındayım. yalnızca değişiklik sevmeyen şu bünyenin henüz bunu kabul etmesi o derece zorken, bir de bunu sizlerle paylaşmak kesin olarak gerçek kılmak olacak ya...
dolu haberlerim var ama şimdi vermeyeceğim. hepsini zamanı gelince tane tane nefes alarak inşallah. ama merak etmeyin.

size biraz önemsiz şeylerden, yersiz rutinlerimden öylesine bahsedeceğim; her şey yolunda gitmiyor tabii, zaten hiçbir zaman da beklemedim ama sıradan olma ve akıp gitme arasında öyle yaşayıp gidiyorum. idare de ediyorum. geziyorum falan. dün tekrar spora başladım. aslında tam 2 gün oldu. benim çok umurumda olduğundan da değil hani, yalnızca özgeciğimin gazına gelmek ile hava değişikliği arasında bir karar. yoksa tombik olmuşum, yaşlanmışım falan umurumda olmaz. her şekil güzelim :) kafama göre takılıyorum. bitirmiş olduğum kitabım üzerine tekrar çalışmaya başlamadım henüz, veya yarım kalan hikayeler projem hala bitime en yakın halinde kuzu gibi beni bekliyor. buralarda bir değişiklik yok. ama saçlarım mesela artık daha uzun ve ben hala aynı bıraktığınız gibi hergün kırmızı ruj sürüyorum.
sonra sosyal paylaşımla arama bazen büyük bir mesafe giriyor. aynı anadolu yakasıyla olan münasebetim gibi, tabii ki bunu bilerek planlayarak yapmıyorum. su akıyor bir şekilde, nerede yatağını buluyorsa gibilerinden..
bu sıralar biraz fazla alışveriş yaptım, hem sodekso kartımı hem kredi kartımı aynı hafta içinde kaybettim. endişelenmeyin sakın bu benim zaten yıllardır rutinim. para durumları sallantıda, ama idare ediyoruz, ölmedik gibi daha..
bir de gezi planları yapıp duruyorum. aynı eskisi gibi. tam olarak nasıl kimlerle nereye gideceğimden emin değilim ama bir gitme fikri ki yeme de yanında yat. sonra biraz fazla kuruyorum birşeyleri kafada. biraz daha mutlu değilim eskisine nazaran ama mutsuzluğumun azaldığını kesinkez biliyorum. bazen böyle, okuyanlar bilir beni, böyle aynı eskisi gibi yalınayak çimlerde dolanmak istiyorum ve kış olması beni hiç durdurmayacakmış gibi geliyor. bir de ellerim galiba artık daha az üşüyor, yalnızca ceketimin cebine sokmam bile ısınmalarına yetiyor. kimi buna küresel ısınma da diyebilir, babamın ağustos ayında boku donan kızıyım ya ben, küre ısınır, ben ısınmam misal..
neyse bir de mutlu olmak için çok şey satın alma fikri ile biraz haşır neşirim. hala okumadığım dolu kitabım ve izlemediğim tonla filmim var. ama en azından American Hustle'ı izledim. Ve hala hayatımın tek vazgeçilmez aşkı Christian Bale için ölebilirim. Yine Altın Küre ödüllerini izlerken yüreğim hopladı ama sanki orada bile heyecanımdan birşeyler yitmişti. Neyseki Oscar'lara daha çok var ve dileğim o zamana kadar elimdeki spatula ile önümdeki yolu temizleyeceğim.
Hımm bakalım sonra bu sıra biraz gitmediğim yerlere gittim. Önceden hiç vakit geçirmediğim yerlere, önceden vakit geçirmediğim sürelerde. Fena değil. Bir de böyle önceden vakit geçirmediğim arkadaşların bir bölümüyle karşılaşmalar, sohbetler falan da olmadı değil. neyse ya aslında bunlar da çok önemli değil. Hala topuklu ayakkabı hiçbir şekilde giyinmiyorum ve böyle beklentileri karşıyalacak standart kadın profiline uygun değilim. ama mesela kendimi anlatmaya çalışırken bazen daha çok yorulup, daha hızlı vazgeçebiliyorum. sonra böyle eskisi kadar hırslı ve yine aslına bakarsanız azimli pek değilim. biraz koy ... rahvan gitsin modeli, bazı şeyleri salmış haldeyim. iyi olan zaten olur, kötü olan mukadderat gibi.
hemen meraklanmayın, belki de bu iyi bişi ve hayatımda en az siyasetten konuştuğum dönemdeyim. ve büyük ihtimal en çok alkol aldığım vs. bu da bence iyi bir şey çünkü eğer değiştirmeye karar verdiysen, eski halinde bir sorun vardır herhal. Böyle bile düşünmemekteyim ya, insanın düşünmeyi ertelemiş halindeyim.

neredeyse cümleyi evdekiler iyiler.. diye devam ettireceğim. kendimle ilgili yazmadığım bunca zaman bunu yapmayı özlemişim. özlem tabii bu, garip bir duygu. üzerinde çok düşünmek, kendini yıpratmak gerekmez. her şey geçer biliyorum. her şey yavaş yavaş geçer. keyfinize bakın, keyfime bakıyorum vs.

aslında büyük başlıklar halinde koca puntolarla acayip acayip haberler vermek gerekir. belki başka bir zaman.

bir şeyler iyi gidiyor, bir şeyler olduğu gibi, bir şeyler de kötü. yani herkes gibi. sanırım bu da hoş bişi.

sonra yolda öylesine yürüyorsunuz, tam her şeyi boş vermişsiniz, öyle kafa bulutların üstünde, ayaklarınız yerde değil, yani tuhaf bir uçuş modu, vuuuuuuuuu. mesela abartalım durumu, misal yağmur yağıyor, sağanaktan hallice, sizin üzerinizde incecik bir pelerin, eski zamanlardan kalma belki de hala uçabiliceğinize inanıyorsunuz, sonra rüzgarın ılık dokunuşu, bir şekil değiyor yüzünüze, gözlerinizi kapatıyorsunuz. acaba, diyorsunuz, acaba bütün bunlar nasıl sona erecek.. vaz geçiyorsunuz.
sonra ayaklarınız dibinde bir masal kitabı. gülümsemeden yere eğiliyorsunuz, içinde ne yazdığını bile bilmeden onu alıyorsunuz.
kısmet.
kalıpları bir kenara bırak diye sesleniyor içeriki odadan annem, demek ki bu kadar un için bu kalıp küçük gelir. demek istediğini anlıyorum ilk defa. kalıpları, onları çoktan kapatmam lazım gelen çekmeceye kaldırmaya çalışıyorum. başarır mıyım bilmiyorum. ama kekin tarifi değişmiş misal, bu sefer de değişik bir şey deniyorum. içine tuz katmadıkça, ne kadar kötü olabilir ki?
diye sormasam daha mı iyiydi dersiniz :))

Sevgiler arkadaşlar...

3 Ocak 2014 Cuma

bilmece

haksızlığa aynı ısrarla devam edene aymaz denir.
hırsıza yağmacı
para babalarına hırsız
haksız kazananlara para babası
çalan çırpana arka çıkana ise baba

kıvırana oynak
gemiyi terk edene dönek
gemiyi son terk edene garantici

ben yapmadım diyene inkarcı
sesi çıkmayana korkak
cılız çıkana tırsak

bu da geçercilere umarsız
güdüncülere koyun
çifte standartçılara şerefsiz
sahte ağlayana timsah

çelişkili beyancılara tutarsız
ispat edin diyene umarsız
onlar da yaptılarcılara emsalci

sonuç olarak o kadar da politik değil, basit
rağmen gidenlere halk
içine sıçtıkları şeye ülke denir

afiyet olsun..