700 üniversite öğrencisi
80 gazeteci
365 muvazzaf ve emekli subay
cezaevinde.
Mesela Mustafa Balbay, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinden 1302 gündür tutuklu olduğunu bildiriyor. 1302 gün ortalama 3,5 yıl yapıyor. Daha ne kadar yatacağı, yatacakları da belli değil. İnsan düşünmeden edemiyor 3,5 yılda neler yapabilir insan?
İdeolojik olarak katılın katılmayın ama kabul edin ki, sessiz bir savaş sürmekte. Demokrasi alanlarının her birinin teker teker ele geçirilmesi, insani özerkliğin zaptedilmesi ve tektipleştirilmiş yeni yaşam formu...
Biz 80 darbecilerinin ezdiklerinin çocuklarıyız.
Yani aslında en çok biz aşinayız.
Bu faşistçe baskılara
Konuşmamaya
ve kapatılmaya.
Apolitik olarak yetiştirilmiş, konuşmaması tembihlenmiş, tez zamanda evlenmesi, barklanması ve anne olması önerilmiş kadınlarız. Siyaset konuşmaması tembihlenmiş, bilek gücüne güvenmiş, dünyası maç, en büyük maç kavgası ekmek olan erkekleriz biz. İdeolojisiz, fikirsiz, insan olmanın anlamını unutmuş çoğunluk yani.
Bir de geri kalanlarımız var. Üç beş kişi. Bazılarımız doğru amaç adına mücadele ediyor. Bir savaş sürdürüyor. Bazılarımız da, mesela ben, hala şaşkın şaşkın, çekildiğim köşemden izliyorum. Anlam veremeden, faşizmin nasıl bu kadar rahatça sıradanlaştığını görüyorum.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Belki bir kaç satır yazmak. Aslında internet solculuğundan nefret ediyorum. Fikirsizlerin sanki içselleştirilmiş gerçekleriymiş gibi sol söylemleri sosyal paylaşım sitelerine taşımalarından, hayatta ismini bile zikretmedikleri adamları anmalarından yani yalan yaftalarından nefret ediyorum.
Marx kimdi bilmeyenler, faşizmin gerçek tanımına da hiç rastlamamışlardır bugüne kadar.
Size buradan tanımı yazmayacağım.
Ve biz tanımsız gençler işte çoğunluk yani, hala öylesine bir taraf olanlar ve öylesine bir dünya görüşünün peşinden gidenler, gitmeyenler, karşı çıkanlar veya çıkmayanlar biraz daha açmalıyız gözümüzü...
Unutmamalıyız ki, yarının çocukları, yani bizim çocuklarımız İmam hatipli avukatlar, doktorlar, mühendisler olacaklar ve biz yaşlanacağız, onların elinde ameliyat olacağız, şehirler kuracağız, ve haksızlığa karşı bizi onlar savunacaklar.
Yani onlar; hani bir avuç bulgura, bir kangal sucuğa kendini satanların üstüne düşecek gecekondu tavanları ve diğerleri işte, yüzde elli, biraz bakın etrafa. Gerçekten kim darbe çığırtkanlığı, terör savaşı, ayrımcılık yapıyor bu ülkede?
Subaylar mı, öğrenciler mi, gazeteciler mi? Yani hepsi, işte yüzlercesi şu an ceza evinde ve burası Türkiye, bir gül bahçesi gibi mi geldi size?
Ben yalnızca tahtında oturmuş bir sultan görüyorum, bir faşist diktatör, bir zalim. Ümmetçilikle kapitalizmi kavuran bir yeni ideoloji, post ..birşeyler.
Ve çekildiğim köşemden rüzgarın ters yönden esmesini bekliyorum, devranın dönmesini, yeni şeylerin filizlenmesini..Aslında genel olarak ümitsizim ama üç beş kalana güveniyorum biraz, biraz da tarihe açıkcası..
Umut işte:)