Bu arada başka bir arkadaşımdan,başka bir şey öğreniyorum.
Mutluluk hormonuyla ilgili. Bana hepsinin kimyasal formülünü anlatıyor. Bilgisi yettiğince tabii. O yeteri kadar salgılayamadığı için (genel mutsuzluk ve memnuniyetsizlik halini böyle açıklıyor) ilaca başlamış. İlaç mutluluk hormonunun emilimini yavaşlatıp, mutluluk süresini uzatıyormuş. Ama ilacın yan etkisi de var tabii. Hisleri kapatan bir düğmeye benzetiyor arkadaşım. Robot gibi takılıyorum, böyle bir boşluk hissi oluyor ama onu da takmıyor insan ve sinirlenmeye üşeniyorum* diyor. Bu ilaçlı mutluluk tabii. Ama ilaçlı ilaçsız hepsinin kimyasal bir formülü olması tuhaf bir durum. Seni havalara uçabilecekmişsin gibi hissettiren, abuk bir gülümsemeye dönüşen, böyle bir sevgi pıtırcığı falan olmana neden olan o hissin bir formülü var. Bence bu doğru. Çünkü spora gittiğin zaman da aynı hormonu salgıladığını duymuştum bir yerden.
Sabırla nereye bağlayacağımı merak ediyor olabilirsiniz.
Ve ben kilolarımdan memnuniyetsiz, yağlı bölümlerimden nefret eden, Kate Moss idolü olan, zayıf kadın seven ben, bu sıralar pek bir umursamaz hallerdeyim. Ve neredeyse Marta gelmişken. Yaklaşık ikinci rejime girmem gereken bu dönemde; kızlarla şarap içmeye, dünyanın en büyük burgerini yemeye, rakının yanına şalgama, 30 midye rekorumu kırmaya yemin etmiş gibi davranmaktayım. Peh...
Hayır hayır kesinlikle ilaç kullanmıyorum.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Tam tersi bir durum söz konusu olamaz mı diye soruyorum. Çok yüksek ihtimal Haziran sonu gibi büyük pişmanlık duyacağım, değişik MAYO/haşema arayışı, darlaşan pantolonlara karşın bollaşan tişörtler, durmadan yan bağlarda gezinen bir el ve ah ya bunları ne yapcamlar, aynada mümkün olduğunca profilden uzak durmalar, havuz kenarında asla üstsüz(tişört kastediyorum) oturmama, hep ayakta durma ki, o katlar!! ortaya çıkmasınlar, veya bir pareo (ki ben sevmem, böyle mal gibi tişörtle mi gezeceğiz) ahahaha... gerçekçi bir gelecek söz konusu yani, bunu da biliyorum. Ama yine de spora gitmemeye aldırış etmeden, ceylan gibi yaşamaya devam ediyorum. Mis..
Galiba bu aralar benim keyfim biraz yerinde (gerekli dozda hormon salgılıyorum ve emilimi hiç de hızlı değil).
Çok detay veremem yasak tabii. Ama iyi. Bilimsel olarak doğru kimyadayım, yani mutluyum herhal arkadaşlar. O yüzden yine bir çok şeye yaptığım gibi omuz silkip geçiyorum. Yasomun küçük polyana oyununa kanmasam da, onu iyimserliği için tebrik ediyorum, eh öyle olsun daha İKİ koca ay var önümde:))) ve buna neden olan herkesi seviyorum. (bazen) sürekli sevemiyorum ben galiba :))
Bu kadar..
Yazdık ya şimdi buraya, olur da herşey tersine dönerse haberdar olursunuz zaten. Bir bakmışsınız yine düzenli spor peşinde koşan, yediklerine dikkat eden, daha çok okuyan falan birine dönüşmüşüm :)
Şimdi değil istemez, çünkü ben bugünlerde Sezerciğin annesi Perihan Savaşım
"Bien dünyanın en gözel garısıyam.."
eerkesi öpüyorum
*İsmini açıklayamayacağım birinden ;)









