11 Ağustos 2011 Perşembe

Jane Eyre için...

Bir uçurumun kenarından aşağı doğru bırakıyorum bedenimi. Varacağım yer ölüm değil biliyorum. Özgür olmayı özlüyorum. Etiketsiz ve sade. Bir yerlerde kalmışsa biraz naif. Öylesine yaşamayı, plan yapmamayı özlüyorum. Uçmak gibi hani. Sanki eskiden bildiğim de sonradan unuttuğum bir şey. Ekseriyetle yaptığım sonradan bıraktığım. Adını bilmiyorum. Hepsini tek tek deniyorum. Bir uçurumun kenarından aşağı doğru düşüyorum. Her gün aynı saatte. Her sabah aynı ismi zikrediyorum. Fikrimden mi bilmiyorum? Fikirlerimden eskisi gibi emin değilim artık. Ayaklarım kesik, ellerim havada, gözlerim kapalı. Onu tekrar sevmeyi özlüyorum. Bir hikayenin en iyi yerinde bitmesi gibi, en güzel lokmanın kursağımda kalması gibi, tadı hala damağımda gibi... Tekrar sevmeyi özlüyorum. Kimi bilmiyorum, öylesine tasavvur ediyorum. Bir konağı yakmışlar kül olmuş ben kör sevdiğime kavuşuyorum. Filmin son sahnesinde. Yüreğimin tekrar hareket etmesi gibi. Roman gibi. İngiltere kırsallarında. Jane Eyre'e özeniyorum. 'Ruhumun ruhuna ulaşması gibi' diyor. Ben pek ruhlara inanmıyorum. Dünyevi olmayanı reddediyorum. O zaman hayallerimle mi besleniyorum? Cevabım çoğunlukla HAYIR. Çoğunlukla yalan söylüyorum. Kimseye çaktırmadan. Kendimce. Gayri sarih oluyorum. İstemeden. İteleniyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder