İsterse çamurdan olsun distopyalar iyidir mi dersiniz?
O zaman okuyun. Hiç gecikmeyin.
Altın kitaplardan çıkmış olan 2054 Çıkış Yok (Slated) Teri Terry'nin üçlemesinin ilk kitabı.
İkinci kitabı Fractured Nisan 2013'te basılmış ancak henüz Türkçe çevirisi yok.
Üçüncü kitap olan Shattered ise 2014 Mart'ta çıkacak.
Teri Terry ile ilgili kısa bilgiyi siteden bulabilirsiniz,
http://teriterry.jimdo.com/about-me/
Neyse sene 2054 ve hafızası olmayan Kyla, bir hastane odasında uyanıyor. Aklınıza 28 gün sonra falan gelmesin. Ondan daha karmaşık durumlar bekleyecek sizi.
Ve bir programlanmış olduğunu satır arasında öğrendiğiniz Kyla -ki henüz programlanmanın, hafıza silme hatta tüm geçmişi silme, bireyleri birer bebeğe çevirme işlemi olduğunu bilmiyorsunuz - yeni ailesine teslim edilmek üzere. Durmadan kabuslarla programı aksattığını öğrendimiğimiz karakterimizin ayrıca sorularla ve telaşlarla bir sorunu olduğunu hissediyorsunuz. Ve kolunda tüm programlanmışlara ait levo'su. Duygularını tamamen kontrol altında tutmak için takılmış bir levo. Çünkü bu programlanmışların hepsinin aslında birer suçlu, toplumun geleceği için tehlikelilerden oluştuğunu öğreniyorsunuz. Bu programlama ve levolar, onların hayattaki ikinci şansları. Topluma kazandırmanın bir yolu. Yoksa müebbet veya idam ile sonlanacak bir hayat. O yüzden bu insanların kollarına taktıkları bu levolarla, üzüntü, öfke, korku, kaygı gibi duyguları özellikle öfke gibi duyguları kontrol altında tutuluyor. levo'nun derecesi düştükçe, programlanmış kişinin hayatı riske girmeye başlıyor, en düşük seviyede ölme ihtimali bile var. levo'yu çıkarmaya çalışması onu öldürebilir. elinin altında her zaman hazırda bir mutluluk sıvısı yok. bildiğimiz klasik anlamda çikolata bile yiyorlar. yani hep mutlu olmanın bir yolunu bulmak zorunda. Ancak Kyla da bir terslik var. Bunu hep hissediyorsunuz. Bir şeyler olması gerektiği gibi değil gibi. Programda işlemeyen birşey var gibi. Bu da işin sürprizi.
Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni ailesi yepyeni bir mahallede hatta dünya onu bekliyor.
Ayrıca herkesin kendince bir de sırrı var.
Bir göz atın isterseniz.
Tüm distopik romanları okumak gibi bir sorumluluğum varmış gibi hissetmiyorum ama gerçek manada hepsini çok seviyorum. Distopyaların en önemli özelliklerinden bir tanesi atmosfer tabii ki. En son olan örneklerinden Açlık Oyunlarında, insanların birbirleriyle ilişkilerini, fakirliği, muhtaciyet duygusunu, kontrol mekanizmasını vs. çok sert bir şekilde hissetmiştik hatırlarsınız.
Ancak tüm distopyalar bu olumsuz atmosferi bu şekilde şaşalı vermek zorunda değil. Beni Asla Bırakma'da (Never Let Me Go) olduğu gibi, bu distopik gelecek tasarımı son derece 'romantik' bir biçimde de önününüze serilebilir. Toplum bütününde ve havasında o gelecek sizin beklediğiniz rolleri karşılamayabilir ancak insan ilişkilerinin temelde öyle bir sarsılmış olduğunu keşfedersiniz ki, doğru orantıda sarsıcı olur sizin için.
Hali hazırda diğerlerini okuduğunuzu varsayıyoyurum.
Yola buradan devam edebilirsiniz.
Küçük bir bilgi paylaşımı,
Cesur Yen Dünya'nın Jack'ini oynamak için Leonardo DiCaprio kolları sıvamış bile, bilgilerinize..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder