Klostrofobik bir bilimkurgu. Zaten bilirsiniz ki ne kadar klostrofobik olursa o kadar gerçekçi olur. Yoksa parmak uçlarında dans ettiğimiz, oradan oraya zıpladığımız bilimkurguların ağırlığı kurgularından geliyor, pek bilimi görmek mümkün değil misal.
Bu ise daha çok dramatik bir bilimkurgu. Gerçekten uzayın boşluğunda bir başınıza kalırsanız ne olur. Gerçekten o astronot kıyafetinin içinde balerin gibi dans etmeniz mümkün mü, size kalan oksijen %30’da değil %8’deyse filmin başında ne olur??? Vs. Uzayın yine o boşluğunda Ruslar kendi uydusunu parçalama - yok etme hakkını kullanınca bir tepkime sonucunda uydu parçaları kahramanlarımıza kadar ulaşıyor. Bunlar klasik anlamda anlayacağınız gibi kahraman da değiller üstelik. George Clooney’nin canlandırdığı Kowalski hızla yanımızdan ayrılıyor. Sandra Bullock ile Ryan kalıyor karşımızda. Hem de yalnız başına. O da zaten aslan doktor. Uzayda ne işi var demeyin. Uğursuzluğun peşi sıra takip ettiği Ryan’ın hayatta kalma mücadelesi Yerçekimi. Tek kişilik bir oyun gibi. Moon’u hatırlatmıyor değil, gerilim dozu biraz daha fazla. Gerçeklik payı da. Mantık hatasına bile sizi bir anlığına inandıracak kadar gerçekçi herhalde. Sonra küçük bir ters köşe. Beğeneceğinizi düşünüyorum. Beğenmezseniz de on yıl sonra izledim dersiniz. Bence kesin sinemada gidin. Kesin.
Bu ise daha çok dramatik bir bilimkurgu. Gerçekten uzayın boşluğunda bir başınıza kalırsanız ne olur. Gerçekten o astronot kıyafetinin içinde balerin gibi dans etmeniz mümkün mü, size kalan oksijen %30’da değil %8’deyse filmin başında ne olur??? Vs. Uzayın yine o boşluğunda Ruslar kendi uydusunu parçalama - yok etme hakkını kullanınca bir tepkime sonucunda uydu parçaları kahramanlarımıza kadar ulaşıyor. Bunlar klasik anlamda anlayacağınız gibi kahraman da değiller üstelik. George Clooney’nin canlandırdığı Kowalski hızla yanımızdan ayrılıyor. Sandra Bullock ile Ryan kalıyor karşımızda. Hem de yalnız başına. O da zaten aslan doktor. Uzayda ne işi var demeyin. Uğursuzluğun peşi sıra takip ettiği Ryan’ın hayatta kalma mücadelesi Yerçekimi. Tek kişilik bir oyun gibi. Moon’u hatırlatmıyor değil, gerilim dozu biraz daha fazla. Gerçeklik payı da. Mantık hatasına bile sizi bir anlığına inandıracak kadar gerçekçi herhalde. Sonra küçük bir ters köşe. Beğeneceğinizi düşünüyorum. Beğenmezseniz de on yıl sonra izledim dersiniz. Bence kesin sinemada gidin. Kesin.
İçimi daralttığı için Alfonso Cuaron’a teşekkürü borç bilirim. Kendi yazıp yönettiği filmde muhteşem bir atmosfer yakalamayı başarmış. Hem de atmosferin o derece dışında. Sandra Bullock keşke Oskar’ı o anlamsız rolüyle The Blind Side ile almasaydı. Zaten çok alakasızdı. Bence hayatının en iyi rolünü kesmiş diyebilirim.
**Kanadalı astronotu bir süredir sosyal medyadan takip ediyorum. Chris Hadfield, filmi izledikten sonra eğlenceli kelimesini kullanmış. Sanırım bir astronot için benim yere basan ayaklarımın ne kadar gerildiğinin bir önemi yok J Adam için film eğlenceli! Komik. Neyse bir katilin korku filmi izlerken eğlenmesi gibi olabilir ??Görselleri fantastik bulduğunu ve Sandra’yı da oldukça beğendiğini söylemiş. Ben de zaten öyle.
Attığı bir tivitle bitirelim bari yazımızı: Good morning! Perspective - Sunday is a fine day to go for a walk with a friend..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder