19 Ağustos 2013 Pazartesi

Kimsin sen?


Bazıları hiç erkek olmadılar.
Bazılarının durumu daha  da kötü. Onlar insan olmayı başaramadılar.
Bazıları da cesur ve dürüst olamadılar.

İşte erkek olmayı başaramayanların bazıları, baba, oğul, abi oldular. Kahvehanelerde erkeklikten dem vurdular, evde karılarını, sokakta ablalarını, yeri geldiğinde analarını dövdüler. Ağızlarından  salyalar akarak genç kızlara baktılar, donlarının içinde sıkışmış çüklerini sokakta düzelttiler. Yere tükürdüler, çakı taşıdılar, otururken bacaklarını daha çok ayırdılar vs.

Bazıları hiç insan olamadılar. Ama onlar devlet yönettiler, okullarda müdür, hastanelerde doktor, mahkemelerde avukat, bazıları mühendis, bazıları fabrikatör oldular. Zengin oldular, fakir kaldılar. Hiç fark etmedi. Onlar sipariş verirken garsonları azarladılar, komşu devletlerle düşmanlık çığırtkanlığı yaptılar, parklardan çocukları kovdular, banklarda kızlara vurdular, şöfor koltuğundan fazla para aldılar, çalışanlarının hakkından başka yatırımlar çıkardılar, yalancı şahitlik yaptılar, yalancı davalara baktılar, işkence yaptılar veya paralı askerlerine işkence yaptırdılar. Tecavüz eden erkeklerden de oldular, tecavüzcüleri destekleyen yasaları çıkaranlardan da. Çocukların eğitim hakkını alan babalar da oldular, masada örgü ören 'idealist' hocalar da vs.

Bazıları da cesur ve dürüst olmayı başaramadılar. Ama onlar küçük ortalama insanlar gibi yaşadılar. Kimileri daha büyük de oldu kimileri yerinde saydı. Ama sonuçta onlar herhangi bir şey oldular. Ve onlar insanlar ölürken veya öldürülürken, televizyon kanallarını değiştirdiler, o günkü haberleri okumamak için gazete almadılar veya ona göre gazete seçtiler. Kavga gördükleri yerde, yollarını değiştirdiler, perdelerinin arkasından gizli gizli ölenleri dikizlediler. İş yerlerinde haksızlığa karşı 3 maymunu, üniversitelerde fikirsizliği desteklediler. Ve onlar doğacak olan çocuklarına da aynı şeyi tembihlediler. Çünkü korkaklığın genetik olmadığını çok iyi bilirler. Yalnız kalmamak için, yalnızca okuyacaksın dediler. Okuldan eve evden okula gideceksin. İş yerinde kendini belli etmeyeceksin. Her yerde açık sözle, yüksek sesle fikrini beyan etmeyeceksin dediler. Ve sonra bir akşam yemeklerinde hayatları boyunca yaptıkları kahramanlıkları, mesela bir gece vakti ormanda nasıl ayı avladıklarını, o elektrik prizini nasıl tamir ettiklerini, karılarını nasıl hizaya getirdiklerini, onlar konuşurken insanların nasıl titrediklerini anlattılar..

Bazıları hiçbir şey olmadılar. Ve bunu her zaman bildiler en acıklısı. Ve yine bana göre en acıklısı da, öylece göçüp gittiler, veya öylece göçüp gidecekler, cürümüne göre geniş yer kapladıkları şu dünyadan hiçbir iz bırakmadan gidecekler. Ya hatırlanmayacaklar hiçbir zaman, ya da hiç iyi anılmayacaklar.
Ama hepsine çok yazık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder