Artık sehayatlerimiz, gece eğlencelerimiz, masa muhabbetleremiz, dersliklerimiz, mahalle maçlarımız, ilk aşklarımız, amcamızın kolunun altındaki gülümsememiz, kuzenlerle toplaşmalar vs. Yani tüm komikliklerimiz birer çizgi romana dönüşüyor. Biz eğlendiğimiz anları belgemeye değil, belgelemek için daha iyi silüetler yaratmaya çalışıyor gibiyiz.
Yüzümüzde hep aynı ifade, aynı profilden poz veren, en güzelini yakalayana kadar dakikalarını harcayan makinalara dönüşüyoruz. Hepimiz.
Kucağında eskiden kalma bir aile albümü taşımıyor kimse. Anılarımız artık pantalonumuzun arka cebinde. Beğenmediklerimizi siliyoruz. Halbuki küstüğümüz bir arkadaşımızın, eski aşkımızın, kör manzaranın fotoğrafını bile yırtmaya kıyamayan biz, binlerce poz arasından ‘iyi’ olmayanları rahatlıkla eliyoruz.
Fotoğrafı görmüyoruz. Büyük fotoğrafı da değil üstelik. O kadar çok renk arasında kaybolup yitiyoruz. Biri bize bir an anlattığında o tarafı görmediğimizi fark ediyoruz. Dar perspektifli, yüksek enstantane birer dijital fotoğraf makinasına dönüşüyoruz. Manzaradan yalnızca 1 duyu organıyla zafere gidiyoruz. Ağaçların uğultusunu, komşunun sesini, çiçeklerin kokusunu, rüzgarın yumuşaklağını duyumsamıyoruz artık. Yalnızca kısıtlı bir bakış açısı.
İnsan eski fotoğraflara baktığında o eskimiş tada o yüzden hayran oluyor biraz da. Hayatı boyunca tek bir fotoğraf çektirmiş Mualla teyzenin siyah beyaz pozu, kalabalık bir ailenin solmuş ama gülümseyen görüntüsü, boğaza karşı çekilmiş bir İstanbul silüeti vs. derken, fotoğrafın yalnızca ışıkla resim çizme sanatı olmadığını aslında hepimiz anlıyoruz.
sonra da kendi pozlarımıza bakıyoruz.
Poz’dan öteye geçemeyen biriktirdiklerimizin pek de kıymeti kalmıyor. İnsan elinde o eskimiş kağıdı tutmadıktan sonra, ne geçmiş ne de anısı aynı hazzı vermiyor. Tabii bence..
sonra da kendi pozlarımıza bakıyoruz.
Poz’dan öteye geçemeyen biriktirdiklerimizin pek de kıymeti kalmıyor. İnsan elinde o eskimiş kağıdı tutmadıktan sonra, ne geçmiş ne de anısı aynı hazzı vermiyor. Tabii bence..
Veya ben babadan ötürü biraz fazla romantiğim. Emin değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder