Sonra noldu işte, hayat bu nelere kadir?
Evet evet gerçekten. Neyi tercih edersen ona göre yaşarsın, hem de çoğu bakıma. Uzattı elini tuttum diyelim. Öpüştük barıştık, büyüklerin deyişiyle. Bir gönül alışın plansızlığının daha yerinde olduğunu tembihledi bana. Deniz kenarından, boğaza nazır, güzelinden bir balık lokantasında iki kadeh rakı içtik. Söylemesi ayıp ve ahtapot ve levrek ve uskumru sanırım. Biraz da diğerleri. Ben de oturdum ona, onu nasıl tavladığımı anlattım. O da çoğu yerde, sanki başkasının hikayesini dinler gibi şaşırdı. Olacak iş değildi ya. Bir kadının bir erkeği tavlaması ne kadar da ilginçti. Halbuki iki sene olmuş geçmiş üstünden. Yaşadığına bile yabancı gözüye bakabiliyor insan. Bu da belki onun diğer komik tarafı ve benim diğer alıştığım yanı. Mühim değil. Eğlendik. Kızgınlığı geçince de olgunlaşıyor insan, kızınca da kimi zaman.
Şimdilik hayatın pozitif tarafındayım.
Bakalım nereye kadar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder