27 Ağustos 2013 Salı

Savaşa Hayır!

Irak Savaşı başladığında blog yazmıyordum. İlk geceyi de çok net hatırlıyorum. Uykusuz ve gergin geçirdiğimiz günlerin ardından gece yarısı hava bombardımanıyla içimizdeki umutlar suyu düşmüştü. İnsanın kendi evinin işgal edilmiş gibi hissetmesi ne demek, eminim bir çoğunuz bunu biliyorsunuzdur, aynen öyle hissetmiştim. Okulda, meydanlarda savaş karşıtı eylemler düzenleyip duruyorduk. Bununla ilgili toplantılara katılıyorduk. Enson 21 Mart uluslararası boykot günü ilan edilmişti. Okul bahçesinde 200 kişi ile başlayan savaş karşıtlığımız 15imizin darpla gözaltına alınmasıyla sona ermişti. Ancak yine de dikkati savaşa çekmek için, özellikle üniversite içinde bir hareket yaratmak için elimizden geleni yapmıştık. Sanırım başarılı da olmuştuk. Pratik sonuçlarından tek tek bahsetmek istemiyorum. Çünkü bu kazanımların Irak halkının yaşadıkları açısından hiçbir önemi yok. Ve siz, 2011 yılına kadar devam eden resmi işgaldeki ölüm istatistiklerine, eski-yeni şehir planına, tarihi  dokusuna vs. çok rahat ulaşabilirsiniz. Bir Ortadoğu ülkesinin nasıl bitaplaştırıldığının yakın tarihidir Irak. Bunu hepimiz biliyoruz.
Ve bugün Suriye.
Ne yazık ki, tarih gözümüzün önünde hesap sormuyor. Yani o gün Irak savaş çığırtkanlığını yapanların, bugün hala nasıl köşe başlarını tutuyor olduğunu hepimiz görüyoruz. Benim oturduğum sandalyeden km.lerce uzaktaki bir ülkenin,  göz göze göre işgal edilmesini gerçek manada ne kadar tecrübe etsem de, yine de tasavvur edemiyorum. Yani yok İncirlikteki üssün kullanılması, yok karadan da destek yapılması gibi, yok Nato’da tam birliğin sağlanmamasına istinaden, kağıt üstü teori konuşmaları beni şoke ediyor. Orada binaların altında kalıp parçalara ayrılacak olanlar insan  değilmiş gibi. Onlarca başka ülke bir araya gelip başka bir ülkenin istikbali üzerinde söz sahibiymişcesine işgal kararı alması! Ve bunu yalnızca bir 10 yıl içinde aynı yalanla meşrulaştırması, bu, onların zekalarından çok bizim gerizekalılığımıza hitap ediyor. Ve bu savaşa ortak olan, tarafsız kalan herkesin boynunun altında kalmasını diliyorum.
Aslında bu daha çok bir kızgınlık yazısı. Büyük  dedelerimiz gibi belki balkan savaşından dünya savaşlarına sürüklenmiş, top tüfek taşımış bir nesil  değiliz, ancak şu kısa ömrü hayatımızda yeteri kadar işgal gördük. Yeteri kadar saçma bahanelerle ülkelerin tarihlerinin nasıl yok edildiğini gördük. Bunların lügatında Petrolün, kimyasal silaha denk gelmesi bizim siyasi sabitimiz olsun, ve var gücümüzle bu savaşa hayır diyelim. Hem de yalnızca sünni olarak değil, hristiyan olarak, alevi olarak, kürt veya türk olarak, eşcinsel olarak, kadın olarak, karadeniz akdeniz, batılı olarak, avrupalı, amerikalı olarak.
BM uzmanlarına kimliği belirsiz nişancılar tarafından ateş açılması yalanlarının yarın neye malolacağını bilelim. Ortadoğuyu yakmalarına talan etmelerine izin vermeyelim. Gün olur o sap bize de döner diye değil üstelik. Yalnızca 1 kere geleceksin dünyaya. İnsan ol bari o tek hakkında diye mesela. Çocukken sana öğretileni bile hatırlasan yeter. Çok basit manada: Savaş kötüdür! Diyedir.
Savaşa Hayır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder