Ben de şaşırdım kaldım. İlk defa özgün bir senaryo yazmamış demek ki, ben de geç farkettim diye.
Ne kadar çok dokunmuş hikayesi Üçüncü güne diye (Tres Dias).
Ne kadar çok dokunmuş hikayesi Üçüncü güne diye (Tres Dias).
Kıyamet haberinden sonra doğaya doğru yol alan bir aile. Büyük bir aksiyon dışında biz yine yalnızca bir ailenin kendine dönüşünü izleyeceğiz sandım tabii. Yaşamak için yalnızca 3 günleri kalan bu ailenin dramının başka bir dramadan kaynaklandığından habersizim o sıra. Ben yalnızca kıyamet karmaşasından kaçtıklarını sanıyorum ayrıca..
Melankoli'deki Clare karakterini (C.Gainsbourg), 3.Gün'deki Anne (Rosa) karakteriyle özdeşleştirip, bu küçük defoyu hiç yakıştıramıyorum Trier'e. Nasıl olur da bu kadar kopyalar diye düşünüyorum. Agresif oğul, bir çatışma yaşadığı da belli, tamamen C. Dunst'ın canlandırdığı Justine ile özdeşleşiyor. Derken...
İş değişiyor.
Küçük bir ters köşe. Ama sürprizi bozmamak için birşey söylemeyeceğim.
2008 yapımı Tres Dias (3.Gün) filminin İspanyol yönetmeni F.Javier Gutierrez ilk uzun metrajı. Ve daha büyük bombası (çok gerekli görmeyebilirsiniz)
James O Baar'ın çizgikaleminden uyarlama Crow'un yeni versyonunu yönetecek olması. Yeni filmde başrol oyuncusu ise Luke Evans, Brandon Lee'cilere duyurulur.
Konusu: İspanya'da bir kasabada yaşayan anne oğul, televizyondan dünyaya son hızla yaklaşmakta olan meteor haberini duyarlar. Spikerin söylediği kadarıyla dünyanın önde gelen devletleri bunu engellemek için ellerinden geleni yapmışlardır ve bir karmaşa yaratmamak için bu haberi gizlemişlerdir. Bu meteorun, dinazorları ortadan kaldıran hadiseden 5 kat daha büyük bir darbeye yol açacağını söyleyen haberler sonrasında Rose, agresif oğlu Ale'yi de yanına alarak, şehrin dışında yaşayan torunlarının yanına gitmeye karar verir. Şehir boyunca kaybedecek birşeyi kalmayan insanların manzaralarını görürüz. Çorak ve terk edilmiş kasabaya ulaştıklarında ise artık 3 gün boyunca yaşamak için bir nedeni olan Rose dünyanın yok olacağı gerçeğini torunlarından saklamaya karar verir. Hikaye buraya kadar klasik anlamda bir kıyamet filmi izleyeceğimizin sinyalini vermiş olsa da, asıl hikaye buradan sonra başlar.
Karmaşa her yeri vurduğu gibi cezaevlerini de vurmuştur. Mahkumler isyan etmiş ve bir çoğu serbest kalmıştır. Artık dışarıda olan yani bir nevi özgür olan seri katil Lucio'nun ise dünyanın sonuyla ilgil ibir derdi yok gibidir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder