Dün işe gelirken buzda kayıp popomun üstüne düştüm ve ayaklarım gerçekten yerden havalandı ve düşmeden önceki son beş saniye düşeceğimi biliyordum ve evet gerizekalı gibi basamakların tam orta yerinden yürüyordum çünkü biraz kızgındım, saçma sapan bir haksızlığa uğramıştım ve o yüzden hızlıydım ve böyle o merdivenlere gidene kadar ayaklarımı asker gibi yere tak tak vurarak gitmiştim ama önemli olan bunlar değildi, önemli olan daha önceden kimseden duymadığım bir şeyin başıma gelmesiydi.
Siz duydunuz mu bilmiyorum ama ben düştükten sonra geçici olarak bir de kör oldum.
Gülmeyin
O kadar ağrının ve acının üstüne evet hiç de abartmıyorum kör oldum.
Şaka yapmıyorum, el yordamıyla ayağa kalkıp, annemin sonradan sölediği kadarıyla ruha dönmüş renksiz suratım, titreyen ve yara içindeki ellerim (sol elim) ve yüreğim ağzıma gelmiş bir tırsaklıkla ve acıyla tıpış tıpış eve döndüm.
Gözlerim açık ama ben bir şey görmüyordum.
Anneme göre ağrıdan dolayı korku şoklaması geçirmiştim. Bazıları bunu hiç bilimsel bulmadı ve şekerimin düşmüş olabileceğini söyledi.
Benim ise umrumda değil o asansöre nasıl ulaştığım ve o asansörün kapısını nasıl açamadığım en kötü kısmıydı.
Bir de Javier Bardem'i düşündüm en çok.
Eve ilk girip, ağlayarak, o salondaki kanepenin üzerine kendimi yüz üstü attığımda aklımda içimdeki deniz filminin Ramon'u vardı. Ve ben o kadar emindim ki, % çok yüksek bir ihtimal bir daha yürüyemeyecektim veya en iyi ihtimal kalçamı ikiye bölmüştüm .. gibi..
Benim acı eşiğim biraz düşük.
Annemlerin üzerimdeki montu çıkarmaları yarım saat sürdü, benim kuş yemeği kadar ekmeği boğazımdan indirmem beş dakika, ağlamamın durması on beş dakika... siz hesaplayın işte.
Alt üstü karda kaymış ve düştümştüm.
Bu arada bir gün önce yine düşmüştüm. Aynı elimin üstüne ama onu komik bir hızla ve kıvraklıkla atlatmış olduğum için üzerinde bile durmamıştım.
Bu ciddiydi tabii.
Neyse yatalak geçirdiğim bir güne en çok Christian Bale ve Nolan damgasını vurdu. Tüm gün Batman üçlemesinden sahneleri izleyip durdum. Bunun dışında Rust and Bone diye çok güzel bir fransız filmi izledim ve tamamen Anna Karerina'dan ve Age of Innocence'dan çakma izlememiniz gereken Deep Blue See, berbat bir filmdi. Sonra arkadaşlarla konuşmacalar. Üzüntülerin ortadan yok olması, kızgınlıkların geçmesi derken, yine günü ben elimde Amour'a ait 5 Oscar adaylığıyla ve Batman'imle kapattım.
Nolan'ın paralel sahneleri sunma yöntemine bir kere daha aşık oldum. Kendimden geçtim. Mesela Rises'da, Blake ve Gordon'un kurtarılması. Sürgün sahneleri ve yerin altına hapsolmuş polislerin çıkış sahneleri şölendi. Dark Knight da, iki gemideki insanların karar anları muhteşemdi, Begins de, Brucu'un vazgeçmesi ve montunu çıkardığı sahne, karanlık Ra al Ghul ile dövüş sahnesi ve omuz yaralanması, neyse saymak istemiyorum, Joker'in dilinin durmadan dışarıda olması, o gırtlak konuşması, Bane'in fiziksel gücü ve o mistik ses tonu, Batman'in oluşması, babasıyla ilişkisi. Üçlemenin korku ve kahmanlık üzerine kıymetli sözleri.. derken, yine en son Alfred'in suratındaki gülümsemeyle uyudum.
Bu Michael Cane acaba her sahneye çıktığında benim içimdeki abuk nostalji... neyse belki benim anormalliğim. Kötü bir haftasonu girişini son anda yırttım anlayacağınız.
O yüzden yaşanan olumsuzlukları bazen çok kafaya takmamak lazım.
İnsan yaşarken ağır geliyor ama sonrasında pek bir hafifliyor.
Eğer sizin de canınızı sıkan, kafanızı meşgul eden böyle gereksiz olduğunu bildiğiniz dertleriniz varsa, en azından bugün cuma, bugünlük bir kenara bırakabilirsiniz..
Küçük bir alıntıyla iyi hisseder misiniz bilmiyorum ama
Why do we fall, sir? So that we can learn to pick ourselves up
*what doesnt kill you makes you stronger
ahahaha daha iyisi var burada
*I believe whatever doesnt kill you simply, makes you...stranger
Bazen herkesin düşmeye ihtiyacı olabilir. O kadar da kötü değil.
O yüzden yüzü asık herkese soruyorum,
hem de ben siz düşünün
why so serious??
Bakın bugün cuma ve yan yan oturduğum sandalyemin üstünden blog yazımı dahi yazabiliyorum ve ayrıca birikmiş iki günlük işlerimi yetiştirmeye çalışmam da bonus olarak ve açım hala yemek yemedim ve sigaram yok, bu özürlü yürümemle bir de bakkala gitmem gerekecek. Neyse bu pazar altın küreler var..iyi olan bir şeyleri düşünün.
Bugün cuma...sevgiler saygılar
Hepinize iyi haftasonları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder