10 Aralık 2012 Pazartesi

thank you c.b:)

Sağ taraftaki karın ve sırt kaslarım biraz ağrıyor. Dün mekikte kendimi zorlamış olabilirim.
Ve iğrenç hava, yalnızca ıslak değil aynı zamanda soğuk ve anlamsız bir şekilde esiyor, bir pazartesiye en yakışır halde.
Hiç keyfim yok, biraz bu yüzden, biraz uyuyakaldım, biraz işe bir kaç sorunla falan başladım, ancak şimdi başımı kaldırıp iki satır yazabiliyorum.
Kara kış aslında daha en az 4 ay sahnede olacak biliyorum
ve pazartesiler ömrüm izin verirse her zaman benim canımı sıkmaya devam edecek
ve her hava soğuk olduğunda, daha çok trafiğe kaldığımda, yağmurdan ıslanırken bir yandan da donduğumda
ben yine güne kötü başlamış ve mutsuz olacağım.
oF
Ayrıca o çok beğenilen Looper filmini izledim, filmin ismi Rain Maker olsaymış, daha mantıklıymış, çünkü hikayenin odağı tamamen değişti özellikle ikinci yarıdan itibaren. Ayrıca bin tane cevapsız soruyla biten tuhaf bilim kurgulardan bir tanesiydi. Gerçekten bu tetikçiler neden kendi yaşlılıklarını öldürmek zorundalardı ben anlamadım. Güzel bir fikirle başlanmış hikayeye. Şöyle ki, yine ben distopik gelecek tasarımlarından hoşlanırım. Bu hikaye de 2044 lerde geçiyor, zamanda yolculuğun keşfedildiği ve keşfedilmediği 30 yıllık zaman diliminde geçen bir bilimkurgu hikayesi. Bilmem ne takip sistemi yüzünden gelecekte insanları öldürmek neredeyse imkansız olduğundan, büyük abiler bu tetikçiler denilen sınıfı kullanarak kurbanlarını geçmişe gönderip öyle infaz ettiriyor ve böylelikle onları gelecekten de silmiş oluyorlar. Ancak film bu sistemin en azından biraz da olsa detayları, veya dejenerasyonun boyutları üzerinde durmaktansa, (ki antiütopyalarda hatta bilimkurgularda çevre/toplum betimlemeleri en sevdiğim kısımdır) daha çok bir kovalamacaya dönen film beni kendinden uzaklaştırdı. Küçük Joe'nun hikayesi dışında diğer hikaye neredeyse unutulmaya yüz tuttu. Büyük beklentim nedeniyle de olabilir, ancak çok hayal kırıklığına uğradım. Zaten saat 23 30 da bitirdiğim filmin üzerine, hemencecik The Dark Knight Rises'ı tekrar açıp, en azından iki Alfred, Bruce diyoloğu dinleyip öyle uykuya dalayım dedim. Yüzümde bir gülümsemeyle C. Bale'e bir kere daha aşık oldum:) sonra da sabah uyanamadım ya, o ayrı. Zincirleme reaksyon gibi.
Neyse şu an Grange'ı okuyorum (sisle gelen yolcu). Ama koşarak Zamyatin Biz'e başlayıp en yakın zamanda yüzüncü kere Equilibrium'u izleyeceğim.
Bu arada iyi bilimkurgu için kesinlikle
*Moon
*Districit 9
*Another Earth
öneririm.
Distopyalardan yazmak istemiyorum, o başka bir yazımın konusu olacak. Ben de küçük küçük alan seçmeye çalışıyorum. Kuzen de sanırım biraz inandı bana. Ben galiba anti ütopyaları çok seviyorum. Okuduğum tüm kitapları  tekrar elden geçireceğim ve Huxley ve Orwell ve Zamyatin ve Rand.... Hepinizi seviyorum.
Of bak içimdeki pazartesi şu an kayboldu.
Herkese iyi haftalar arkadaşlar, sevdiğiniz bir şeyleri düşünün gerçekten iyi gelecektir size de..

Yardım için isterseniz benim gibi arada bakabilirsiniz
Christian Bale'in imdb'deki in development bölümüne:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder