Büyük Ortadoğu Projesi, Arap Baharı, 2020 lerin ortalarına doğru en kazançlı-değerli petrolun (Suudileri geçip) ABD'deki petrol olacağının söylentileri. Irak, Suriye, Mısır, Libya....müdehaleleri. Bölgedeki ABD'nin gerçek etkisi ve politikası üzerine artık yazılmayan çizilmeyen kalmadı sanırım.
Petrolün yerine ne yapılırsa yapılsın ikinci bir enerji bulunamadığı, bulunsa da masrafının çok yüksek olduğu da kesin. Yani kalkıp petrol aslında o kadar önemli değil, git gide önemini yitiriyor gibi söylemlerin gerçekçilikten ne kadar uzak olduğu kesin. O kadar zaman geçti, ben daha üniversiteye girmeden konuşuluyordu yok güneş enerjisiyle yok su enerjisiyle yok havayla çalışan arabalar... Olmadı. Tüm dünya Akdeniz şeridinde yaşayan, savaşmayan ve üretmeyen birer beyaz yazlık ev olsaydı, Belki. Binamızın tepesindeki depolarımız, güneş enerjisiyle ısınır ve biz de günün belli saatlerinde oradan gelen sıcak suyla geçinip giderdik. Oldu mu? Don Kişot yel değirmenlerine karşı savaşıyor. Mümkün değil. Koca silah sanayiden bahsediyor, bilmem kaç tane ülkenin toplam milli gelirinden fazla kazanıyor. Tabii ki krizle beslenen kapitalizmin bunlara ihtiyacı olacak. Hem kendi içinde büyüyen açlığı zapt etmek için, hem yalnızca zapt etmek için. Çete savaşlarının desteklenmesi, hükümetlerin çökertilmesi, komşu ülkelerin birbirine düşmesi sayesinde ne oluyor. Artık ufacık çocuğa da sorabilirsiniz.
Satış. Satın alma. Para dönüyor. Büyük paralar.
Şimdi sistemlerinin temeli buraya bağlıysa eğer, üretime değilde, para dönüşüne neden şaşırıyoruz ki. Fakirliğin büyüdüğü bir zamanda, hemen hemen her ülke için, suç oranın arttığı, cinsiyetçiliğin ve gericiliğin büyüdüğü bir zamanda, aynı zamanda lüks tüketimin %10 büyümesi absurd mü sizce?
Değil.
Neyse Amerika diyordum, eğer acil olarak toparlanmazsa, borsadaki ilk altı şirketlerin batması söz kosunu.
İki binlerin başından bir istatistik:
Amerikada yaşayan 3 milyondan fazla insan açlık sınırının altında yaşıyor.
Gittikçe artan evsizler nüfusu.
Amerika nüfusunun %5'i tüm gelirin %40'ının sahibi.
Sigorta şirketleri parçalanıyor. Buna denk olarak sağlık ve eğitim sistemleri çöküyor. Neredeyse açlıktan ölmek üzere olan kendi halkını sokakta, hastane kapısında ölüme terk ediyor.
Memnuniyetsizliğin büyüdüğü topraklardaki bu huzursuzluğu ne ile örtebilirsiniz?
Cumhuriyetçi ve Demokrat politikasının değiştiremediği işte bu büyük ideal, kendi statüsünü korumaktan geçmekte. Bunu da herkes biliyor.
Düşmanlıklar beslenecek ve bunu illahi ki elinde silahla yapmana da gerek yok. Kanlı vahşet politikanı meşrulaştırman için yalnızca doğru araçları kullanman yeterli.
İşte yalnızca bu yüzden Operasyon Argo filminden nefret edebilir insan.
Sinama dili açısından, izlemesi rahat, görüntü kalitesi yüksek, sahne geçişlerinde kopukluk yok, odak noktası belirgin, heyecan kurgusu tam, oyunculuklar iyi, nicelik anlamında tam bir film yani, en azından bence.
Sinema tarihi açısından ise neye hizmet ettiği belli. Filmden çıktığımda biraz daha İran'lı hissettim. İçimdeki ortadoğulu en çok İran Devrim Muhafızını sevdi. Bu tabii benim bakış açım ve hassasiyetimle ilgili. Tabii ki filmin hizmet ettiği şey kendi çapında başarısını sağlayacak, belki oskar heykelciğini kapacak, belki Ben Affleck iyi yönetmeler arasına adını yazdıracak, şimdiden imdb sitesinde yüksek puanla giriş yaptı bile.
Bir de tabii ki ABD'nin ağır ağır işlediği orta doğu evcilleştirme/uysallaştırma politikasının son halkası olan, mahallenin azgın köpeği, biraz aslanı İran'a yapacağı müdehale kesin. Sesler bu filmden sonra biraz daha mı kesilir bilmiyorum. Çünkü artık tarihi biz bu filmlerden öğreniyoruz ya. Böylesine barbar, cahil, acımasız ve karalar içindeki bir halka haddini bildirmenin zamanı gelmedi mi? de diyebilirsiniz, kendinize gelip tepki de verebilirsiniz, seçim sizin.
Ama operasyon Argo, yalnızca bir film değil, aynı zamanda bir propaganda, bundan emin olabilirsiniz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder