Memleketçi olmak belki çok iyi değildir, haklı olabilirsiniz ama ben biraz memleketçiyim, çiydim.. Hala öyle miyim tam karar veremedim.
Benim anne tarafı da, baba tarafı da Malatyalı. Güzel örneklerinden. Hem sunni hem türk olan annemle, hem sunni hem kürt olan babam çarçabuk evlenmiş. En çok da dünya görüşleri sayesinde. Bence güzel bir hikaye ama şimdilik neyse.
Babam bir alevi mahallesinde büyümüş. O yüzden hemen hemen tüm çocukluk arkadaşları alevi. Çoğu zaman bizi de alevi sanmaları oradan da kaynaklanıyor olabilir tabii. Annem sekiz çocuklu bir ailenin kız çocuğu.Gerici olmasa da gelenekçi ve kuralcı bir aileden geliyor, sekiz kardeş içinde en isyankar, en solcu olan o, babamla tanışır tanışmaz anlaşıyor.
Biraz politik bir ortamda büyüdüm, kürdü türkü birdi. Bizim için alevisi sunnisi de zaten her zaman birdi, bir de bilen bilir ailemin dine olan yakınlığı en fazla yol üstene bir camii denk gelirse....önünden geçmek için, kestirme yol olarak içinden geçmek için veya sıkışıklık yaşandığında acil durumlar için:)....
Yani mezheplerle, milliyetlerle çok işi olmayan bir çevrede, babamın solcu Malatyalı arkadaşlarının arasında, yuvarlak masa toplantılarıyla büyüdüm bir bakıma. Benim için tüm Malatya işte ilk o zamanlarda solcu olmuş olabilir. Tabii katliamları baskıları duyuyoruz, okuyoruz. Ama olsun ben yine de demokrat Malatyalılara, aydınlarına daha çok güveniyorum. Bir de herkese Malatyalı bir komşu diliyorum.Böyle eli açıklar,böyle yardımsever, böyle içten samimi diye. Biz Malatyalılar biraz tez canlıyızdır bilen bilir, heyecanı öyle bastırıp rengini belli etmeyenlerden olamayız asla, o yüzden düşman fazla barınmaz içimizdelere inananlardandım.
Renklerini sevdiğim memleketim ya orası, işte aslında ben İstanbul'da doğdum ve burada büyüdüm. Malatya yaz tatillerinde teyze koynunda yumulunacak, dede peşinde koşulacak, onlarca kuzenle dam üstünde kayısı çekirdeği kırılıp, arka bağda keçi otlatılacak, çatapat patlatılacak, buğday, mısır tarlalarında koşturulucak, dut ağaçlarına çıkılacak ve doğum günleri kutlanacak, tüm akrabalar (biraz kalabalık) koridorlara kadar taşacak, herkes bir ağızdan konuşacak, ve kimse bir şey anlamayacak toplantılarıydı da. Yani olumlu olan her şey, bir çocuğun gözünden, naif ve temiz yanıydı. Tabii bizim akrabalar gibi. Didişip dursalar da değişik bir duygusallıkları vardı, bakan anlardı hemen. Malatya da insanı gibiydi ben hep ona inanmıştım. Suyu bol, pınarı gürül gürül, gülümseyen insanı gibiydi.
Sonra annemin gençlik fotoğraflarında ilk defa fark ettim, mini etekler, ispanyol pantalonlar, dar gömlekler giyen genç kızlar, asortik gözlüklü abiler amcalar, delikanlılar, bir modernizm beşiği o Akçadağ aslında benim çocukluğumda hiç de öyle değildi. Biraz biraz şehir merkezine indikçe böyle daha da kapalı tarafını görürdüm ya, ondan ben köyü hep daha çok severdim. Çocuk aklı tabii çok üstünde durmuyorsun o zamanlar. Büyüdükçe fark ediyorsun farkı. Sonra senle beraber orada yaşayan kuzenlerin de büyüyor. Hani tonla olanlardan bir kaç tanesi üniversiteye gidiyor. En çok onların dedikleri aklımda. Artık yine şehir merkezinde kızlar askılı bluzlarla dolaşabiliyorlar, kot giyebiliyorlar, birlikte açık havada oturabiliyorlar diyor, memnuniyetle. Bir de neyse ki üniversite var, gelişim için çok önemli diye ekliyor. Malatya gelişiyor,daha da iyileşiyor diye seviniyorum ben de.
Peki ya bugün. Yok Hüseyin Üzmezler mi çıkıyor yine benim oralardan. Sinirlerim bozuluyor.
Yok kalkanlarını Kürecik'e kuruyorlar. Demokrat insanlarımın yaşadığı bizim köylere.
Sonra annemin gençlik fotoğraflarında ilk defa fark ettim, mini etekler, ispanyol pantalonlar, dar gömlekler giyen genç kızlar, asortik gözlüklü abiler amcalar, delikanlılar, bir modernizm beşiği o Akçadağ aslında benim çocukluğumda hiç de öyle değildi. Biraz biraz şehir merkezine indikçe böyle daha da kapalı tarafını görürdüm ya, ondan ben köyü hep daha çok severdim. Çocuk aklı tabii çok üstünde durmuyorsun o zamanlar. Büyüdükçe fark ediyorsun farkı. Sonra senle beraber orada yaşayan kuzenlerin de büyüyor. Hani tonla olanlardan bir kaç tanesi üniversiteye gidiyor. En çok onların dedikleri aklımda. Artık yine şehir merkezinde kızlar askılı bluzlarla dolaşabiliyorlar, kot giyebiliyorlar, birlikte açık havada oturabiliyorlar diyor, memnuniyetle. Bir de neyse ki üniversite var, gelişim için çok önemli diye ekliyor. Malatya gelişiyor,daha da iyileşiyor diye seviniyorum ben de.
Peki ya bugün. Yok Hüseyin Üzmezler mi çıkıyor yine benim oralardan. Sinirlerim bozuluyor.
Yok kalkanlarını Kürecik'e kuruyorlar. Demokrat insanlarımın yaşadığı bizim köylere.
Bir de Sürgü olayı işte. Bu daha yeni. Okul müdürü baş örtüsü dağıtıyor öğrencilere. Kapansınlar diye. Malatya Eğitim-Sen isyan ediyor. Etse ne olacak ya. İktidar öyle.
Malatya aslında bilir eskiden de kirli bir tarafı vardı ya: İşte Özallarla başlayan, Kırcılar, Ağcalar falan...
Biliyorum çok genellememek lazım.
Kayısı da dünya ihracatında bir numara, %70'i bizim oralardan. Her yerimiz bağ dolu. Dünyanın en güzel kayısısı. Her rengini gördüm, patisini yaptım, ellerimle biliyorum. Ve bir de kayısı faydalı tabii, bağırsakları çalıştırıyor, az suyunu kaçırırsan halin fena ama. Bizim Malatya da mı biraz öyle diye düşünüyorum.
Malatya aslında bilir eskiden de kirli bir tarafı vardı ya: İşte Özallarla başlayan, Kırcılar, Ağcalar falan...
Biliyorum çok genellememek lazım.
Kayısı da dünya ihracatında bir numara, %70'i bizim oralardan. Her yerimiz bağ dolu. Dünyanın en güzel kayısısı. Her rengini gördüm, patisini yaptım, ellerimle biliyorum. Ve bir de kayısı faydalı tabii, bağırsakları çalıştırıyor, az suyunu kaçırırsan halin fena ama. Bizim Malatya da mı biraz öyle diye düşünüyorum.
Bazıları az suyunu mu kaçırıyorlar canım memleketimin.
Sabah sabah sinirleniyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder