25 Aralık 2012 Salı

biraz kadın sohbeti

üç beş tane otuzlarına gelmiş gelmemiş gelmek üzere hatun oturup konuşuyoruz. Ara ara, bize keyif veren hallerimizden bir tanesi de bu. Kadınlar üzerine, yanlışlarımız üzerine ve yapacaklarımız üzerine. Herkes ayrı bir karakter tabii, farklı geçmişlerden geliyor ve aslına bakarsan tuhaf benzerliklerine rağmen gelecekten farklı şeyler umuyoruz. Yine de sohbet belli noktalara yaklaştıkça sanırım bizim varlıığımız da birbirine yaklaşıyor ve tek büyük ortak yönümüz olan şikayetlerimize varıyoruz.
Sakın ha yanlış anlaşılmasın bu yazı, kadın üzerine, kadın olmak üzerine bir yazı değildir. Bu yazı, bazı kadınların bazı halleri üzerinedir. Mesela benim ve benim çevremdekiler gibi.
Biz en çok kadınlardan şikayetleniyoruz. Türkiye'de kadın üzerine yapılan ender çalışmalardan birinin içinde olan eski bir arkadaşım bana Sindirella Masalı diye bir kitap önermişti. (kitabın isminden tam emin değilim)
Yıllar önce okuduğum kitaptan aklımda kalan tek satır, kadınların erkekleri varılacak yer, diğer kadınları geçilecek engel olarak görmeleriydi.
Ben de defalarca aynı şeyi yapmıştım ve bazı noktalarda aynı şekilde düşünmeye devam ediyorum. Bu durum ne kadar kadın olduğunuzla ilgili değil belki de, ne kadar cinsiyetler üstü düşündüğünüzle ilgilidir.
Neyse bana kızanlar çok olacak biliyorum, o yüzden konunun üstünde hiç durmadan geçiyorum. Dün yine böyle kızlarla oturup sohbet ederken düşündüm de, zor iş hakkatten kadın olmak, en çok da kadınlar yüzünden.
Bazı kadınlar kadınların hayatını cehenneme çevirmekten haz duyuyorlar, bu bir gerçek
ve bazı kadınlar yıkımların üzerine güçleniyorlar bu da
ve bu karakter, dünya görüşü veya tutunma biçimi işte adına ne derseniz deyin tabii ki yalnızca kadına herhangi bir cinsiyete ait değil, ama en çok kadından dolayı maruz kalmak dokunuyor benim kanıma.
Tecavüze uğrayan, şiddete maruz kalan, aldatılan, okutulmayan, yok sayılan kadınlardan ve onların dramalarından bahsetmiyorum, yönetici kadınların egolarından, metrobüste yanınıza oturan ve yalnızca kadın olduğunuz için size daha çok abanma hakkı bulanlardan, bar taburelerinde erkek arkadaşlarınızı, kocalarımızı falan ayartanlardan, yalnızca yalanla ayakta duranlardan, sayısal rekora bakanlardan, edepsizçe çemkirme hakkı olanlardan ve utanmayanlardan, sizin acınacak hallerinizden tuhaf bir zevk alanlardan, sizinle gereksiz bir rekabete giren meslektaşlarınızdan, yemek yediğiniz yerde sizi ayağınızdan saçınıza hiç çekinmeden kahpece süzenlerden bahsediyorum. Sizi hor gören hemcinslerimizden, bizi yok sayan hemcinslerimizden ve fırsatını bulursa eğer hiç çekinmeden kafamızı ezecek olan bizlerden bahsediyorum.
Gereksiz aşırı duygusallıklarının altında yatan başka aşırılık halleri ve hiç bir zaman ne istediğini bilmeme, dostluk anlamının onlar için bir şey ifade etmemesinden ve bir erkek için, koca için sizi yani kız arkadaşlarını kolaylıkla satabilenlerden bahsetmek istiyorum.
Bir pipim olaydı iyiydi, düşüncesi veya
yaşlanınca bir dede olmak istemem
belki de biraz bunlara karşı olan tepkimden.
Ve en sevdiğim filmleri izlerken, kadın girmemeli, işte bu sahnenin içine etmemeli, aşk da nereden çıktı burada abii' dedirten düşünce de aynı yerden geliyor tabii ki
Erkek filmlerini sevmem
Erkek sohbetlerini çekmem
ve bazı arkadaşlarımın bana cinsiyetsiz gözle bakabilmeleri de bundan kaynaklanıyor olabilir.
Ama yine de bu kadar denyoluğa ve dingilliğe rağmen şanslı benim üçünden beşinden iyi kadın arkadaşlarım da oldu ya şu hayatta, daha ne isteyeyim.
Ne istediğini bilen ve her zaman adil davranabilen, pozitif ayrımcılığa asla ihtiyacı olmayan ve onurlu tutarlı kız arkadaşlarım. Beni satmayan, zor anımda yanımda olan, yanlarında olmaktan zevk aldığım ve bir de güvendiğim kız arkadaşlarım.
Beraber gülüp eğlenebildiğim, politikadan, magazine, kitaplardan filmlere, herhangi bir cinsiyete mal olmamış tüm düşünceleri paylaşabildiğim ve ojeyle, elbiseyle ve erkek problemiyle kısırlaşmış bir muhabbetin dışında kalan dostluklarım olduğu için biraz şanslıyım.
Güzel şeylerin hiç bitmemesi dileğiyle bitsin bu yazı da..güzel insanları seviyorum..gerisine bir tekme de benden..

*Kadın sorunun sosyolojik ve tarihsel gelişimi hiçe sayılarak yazılmış bir yazıdır. Dürüst olalım günlük yaşamsal sorunlarla ilgilidir yalnızca yoksa böyle afili cümlelerle, kendini iyi hissetmek için politik çıkarımlara falan gerek yoktur burada.
Benden söylemesi... saygılar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder