22 Mayıs 2015 Cuma

seçime az kala ilke'nin gözünden :) 1

Ben en başta demiştim bu Yılmaz Özdil'in beyni yanmış diye..
Yıllarca Perinçek'in beyin yanmasının bedelini bu ülkenin demokrat insanları yeterince ödedi..
şimdi onun sözcülğünü yapan... onun deyimiyle neüdüğü belirsiz, hayatında hiçbir politik birikimi dahi olmayan kitlelerden/güruhtan kendine okuyucu kazanmış, istatistiksel yazmayı maharet sayan, ideolojisi olmayan, oradan oraya zıplayan, neye karşı olduğu ne taraftarı olduğundan daha çok anlaşılan, popülist kitap 'yazarı', yazım üslubuyla kimin üzerine oynanacağını iyi bilen, taktik üstadı özdil'in - en çok da chp tabanından destek almasına rağmen, ki bu da chp oyunun miras mantığı ile aktarıldığını doğruluyor kanımca -  şimdi de merkez türkiye projesine giydirmesini çok anlaşılır karşılıyorum.
bugün chp'ye giydirmesinin altında yatan çürümüş zihniyet, yalnızca kılıçtaroğlu'nun hdp'nin barajı geçmesini destekleyen beyanı değil, varsayımsal olarak %9 oy alabilecek bir partinin, onun nezdinde temsil edilir olmayışından kaynaklanıyor.
Vatan millet sakarya söyleminden bir adım dahi atamamış ve vikipedi ayarındaki yazılarıyla büyük çoğunluğu anne-baba'nın devamı olarak chp'ye oy veren "post politik" bu nesle bu kadar empatik veya sempatik gelmesini de tiksintiyle karşılıyorum.
gazetecilik kimliğinin öne çıkması sosyal medyadaki gelişime entegre olan bir yapının(yalnızca özdil değil türevlerini de dahil ederek), alıcısının da satıcısı kadar türkiye gerçeğine hiçbir şekilde hakim olmadığını söyleyebiliriz herhalde.
eskinin laf cambazları bugün sosyal medya şarlatanları ve bunun ismi yeni nesil gazetecilik oldu bu memlekette.
asgari düzeyde demokrasi ilkelerinde hem fikir olduklarını iddia edenler bile ağızlarına doladıkları "ama"larla zaten diğerinin varlığına ket vuracak alt yapıya alkış tutacaklardır her zaman.
işte bir dünya düzeninden bahsederlerken... ki dikkat ederseniz bunlar için idealist bir dünya düzeni yoktur, politik yaşam ve siyaset yeniden revize edilmelidir bunlar için, politik sloganları yalnızca sığ bir 'carpe diem'dir.

ama sonuç olarak eldeki reel gerçekler ışığında biz biliyoruz ki, dünyayı bir konser alanı, siyaset meydanı gibi algılayan bu küçük popülist yaklaşım da kendini içten içe çürütecektir ve sonunda yalnızca doğruyu en başından beri algılayabilenler ayakta kalacaklardır.
bu da türkiye'nin politik direnişinin içinde yıllardır emeği geçen, sınıf çalışması yapan, bunları tanıyan, bunlardan beslenen, haksızlıklara karşı farkındalığı kendi alt-üst kimliğinden bağımsız oluşabilen insanların ellerindedir.
gerisi fasofiso diyorum. yoksa en kolayıdır kahrolsun birşeyler dedikten sonra ayaklarımız uzatıp, hadi nerede kalmıştık diye hayata devam etmek..

Hadi hayırlısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder