24 Ocak 2015 Cumartesi

değersizleştirirsen değersizleştiririm
sana şu masada oturduğum defalarca anda tekrar ettiğim gibi
evet, beni sevdiğin için seni seviyorum.
ve evet, eğer sen bundan vazgeçersen, vazgeçerim.
gidersen gider, unutursan unuturum.
platonik dikenlere inanmıyorum ben.
ilk önce küserim, eğer zor gelirse, kötülerim içimde, sonra yavaş yavaş, o canım zamanın huzurlu kollarına bırakırım kendimi, gözlerim sonuna kadar açık, bakarım hayata, izlerim insanları ve kaybolursun, hali hazırda olmadığın her şeyle birlikte...
dedi.
içinde ezberlediği cümlelerin hiçbiri bunlar değildi.
Şimdi aç camı, bak dışarı. işte şimdi özgür olma zamanı,
ne anlıyorsan tek düze kavramlardan, hepsini bildiğin kadar yaşayacaksın.
veya banane, nolursa olsun...
dedi. kızdığını fark edine.
Sokak kapısını açtı sokak kapısından beraber çıktılar. veda havası yoktu havada, veya sihirli herhangi bir şey. her şey tamamen klişe. her şey aynı bıraktığı gibi sıradan. içine çektiği kokusu gitmiş.
koku giderse aşk da gidere inananlardan.
arabadan inmeden son bir kere daha öptü onu. sanki boşluğun içinden geçen yüzü, gerçekten hiçbir şey hissetmemişti.
ne garip, insan bazen bazı şeyleri yalnızca içinde büyütüyormuş.. dedi içinden.
yazık. her gece yatmadan ismini andığım ve sabahlara onunla uyandığım da mı yalandı, diye merak etti.
yalandı demek ki.. insan zihninin oynadığı oyunlara şaşıyor insan.
hoşçakal dedi.
önceden de defalarca dediği gibi.
ama ilk defa seni sevmiyorum dedi.
ve gitti.
ta en başından yapması gerektiği gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder