18 Eylül 2014 Perşembe

bazen olur öyle

almanyadan döndüğümden beri neredeyse ofise hiç uğramadım.
artık çoğu zaman mobil haldeyim.
istanbulun bir yakasından diğer sınırına kadar uzanan müşteri ziyaretleri.
toplantılar.
hayat daha bir hızlandı.
bu iyi birşey.
önümüzdeki günlerde şimdiden planlanmış, eskişehir, bursa, gaziantep, ankara, izmir seyahatleri falan. böyle tatlı bir karmaşa, yeni yeni iş imkanları, yeni yeni insanlar ve daha da önemlisi zaman biraz daha kıymetlendi galiba.

bazen tanrının kulağıma kıymetini bil diye fısıldadığını duyar gibiyim.
ve genelde de hep denedim.
önemli değil.

çok zamandır gitmediğim
beşiktaşta Babalıkta bir gece hediye ettim kendime.
bu sefer kız kıza diye anlaşmıştık ama pek de öyle olmadı.
gecenin ortasında masamıza misafir olan bir arkadaşın haricinde iki amerikalıyla tanıştım.
önümüzdeki sene bize dolma yemeye gelecekler sözleştik.
kaliforniya'ya gitmeye beni ikna edemediler ama newyorka gidersem sanırım görüşeceğiz.
iyi insanlar.

bu arada anladım ki
beşiktaşı özlemişim.
olur öyle.
ama ertesi sabah bir pişmanlıkla uyanmadım değil.
bokunu çıkarmanın verdiği rahatsızlık hissi falan derken, gecenin o saatine kadar içmenin hem de ısrarla  içmenin hiçbir anlamı yoktu. sınırları biraz zorlamış olabilirim.
çünkü dediğim gibi zaman artık kıymetli. sabah erkenden kalkıp çorlu'daki toplantıya yetişmem gerekmiyor gibi pervasız hareket etmem... olur öyle bazen.
hep mantıklı şeyler yapılmıyor demek ki.
bazen küçük pişmanlıklar da baş ağrısı geçtikten sonra komik anılara dönüşebilir.
nitekim toplantı da baya iyi geçti.

yani bazen kafanıza estiği gibi davranabilirsiniz.
bazen akıntıya karşı kürek çekmek, rüzgara karşı yürümek falan hiçbir şeye yaramaz.
bazen hiç kasmamak lazım
hesaplamamak.
ama bunu alışkanlık edinmeyin.
ve bırakın anınız yüzünüzde güzel bir gülümseme olarak kalsın.
bazen tüm sorumluluklarınıza rağmen gece geç saatlere kadar içebilirsiniz.

eğer birisi size kızarsa da, anlayış gösterin. 
o da sizi sevdiği içindir.
bilirsiniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder