21 Ağustos 2014 Perşembe

sohbet

Moda'da, adını İstanbul'un başka bir semtinden-mahallesinden alan Cibalikapı balıkçısındaydık dün. Eş dost arkadaş, başka bir aslan burcunun doğumgünü kutlaması niyetine.
Yine kaç gündür içmiş olmanın verdiği huzursuzlukla geceyi yalnızca 2 kadeh rakıyla kapattım (islam cumhuriyeti kurulduktan sonra bu satırlar aleyhime kullanılacak mı merak etmekteyim)
ama iki kadeh rakının yanında arkadaşımın da söylediği gibi, masada artık ülkeyi değil dünyayı kurtarmaya kadar gitti sohbet.
Biz duyarlı aktif politik gençler falan değildik üstelik, ancak herkesin belli şeylere kafa yormuşluğu var belli. Herkesin belli rahatsızlıkları da, konu konuyu açtı, biz sınırların olmadığı bir dünyadan, teknolojik devrimden, sistemin kendi kendini yemesinden ve yetişen yeni nesilin yaratıcılıktan uzaklığından falan derken, durduk tabii bir anda, baktık çok açılmışız, boğulduk boğulacağız, gülüverdik kendi halimize. Herhalde bir dahaki sohbetler de uzaya fırlayacağız, orayı kurtaracağız diye.
Neyse konunun hepsi mahal neresi olursa aynı oluyor tabii.
Nesil sorunu. Masada, başka başka yerlerden beslenmiş insanlar. Herkesin bir değer biçme, üretme kaygısı var. Herkesin belli bir oranda duyarlılıkları var. Herkesin azlı çoklu umudu var. Nesil ama benim nesilim. 79 ve üzeri (bir çıtır hariç). Biz kendimizi son nesil olarak kabul ederiz. Yalnızca çatapattan, mahalle kavgasından, elişi kağıdın da değil. Neyse o derinliklere şimdi girmeyeceğim.
Masanın karşı tarafında ise Fransız Devrimi ve Aydınlanma. Arkadaşlar sakın ha diyor. Hafif dinliyorum. Biraz komünizmden dem vuruluyor falan. Güzel sohbet.
Fark ediyorum ki, herkes heyecanlı. Nesil farkı. Herkes böyle biraz yüksek biraz vurgulu biraz bilgili konuşuyor. 
Fark ettim ki, tüm o yıkıma ve defalarca tekrarlanan hayal kırıklığına rağmen bazen daha çok konuştukça ve sanırım daha çok kafa yordukça umutlanıyor insan. 
Bazen sizinle konuşabilen insanlarla sohbet etmek lazım. Bazen anlattığınızı anlayacak ve aynı yerden, benzer yerlerden beslenmiş insanlarla birbirinize birşey katmanız lazım.
Bazen ufak bir değişik bakış açısı, küçük bir muhalefet, bir tek kelime size kendinizi iyi hissettirebilir.
Sonra tam o muhabbetin ortasında yanınızdaki sandalyede oturan kişi, tarihin alakasız bir dönemiden bahsederken, şunu hiç biliyor muydunuz, diyebilir. Gülümsersiniz.
Sohbet edin. İyi hissedeceksiniz. Ha bir de Cibalikapı Balıkçısına gidin. Ben sevdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder