Dünyanın çekirdiğinde büyük bir patlama söz konusu.
Hızla yayılan bir virüs tüm insan ırkını tehdit ediyor.
Olabilir.
Yani insanlığın geleceği senin elinde.
Yapma, eyleme.
E ne de olsa hücreleri hızla öldürüyormuş.
Diğer taraftan kan emici vampirler gibi, birbirimizin temiz yanlarını sömürüp, seks partilerinde içip içip binbir türlü ahlaksızlığa davet çıkarabiliriz ki.
Promile bakar hepsi.
Haklısın tabii, illa büyük bir meteor veya önüne geçilmez bir virüs olmak zorunda değil. Onlar Amerikan filmi. Bizimki müslüman uyarlaması.
İçki.
İnsanlığın geleceğinin en büyük tehdidi.
Bizim patron da Brucu Willis garii.
O sırtlanacak tüm dünyanın yükünü.
Büyük fedakar, kurtaracak bebelerimizin geleceğini.
Ne pahasına olursa hem de.
Gerekirse gidecek o nükleer bombayı tüm zehiri-şehrin göbeğine yerleştirecek.
Geleceğin resmi bir nevi Persepolis.
Bazıları bunu yalnızca çizgi film sanıyor!
Bana mahsuru yok.
Bu ülkede en çok alkol satışının hangi yasaklı illerde olduğunu ben halihazırda biliyorum.
E doğru söze de ne demeli.
Tüm kötülüklerin anası.Hz. Muhammed, Mekke dolaylarında dolanırken, bir grup insanı bir masada oturmuş hoşbeş ederken görmüş. Yanındaki yaverine sormuş. Bunlar ne yapıyorlar diye. Yaveri de içki içiyorlar demiş. Hz. Muhammed de Helal olsun diyip yoluna devam etmiş.
Tam dönüş yolunda yine aynı grupla karşılaştığında bakmış bu sefer hepsi birbirine girmiş. Kavga ediyorlar, küfrediyorlar. Bu seferde basmış, haram olsun demiş.
Hoş demiş. Ki bunu herhangi biz hz.'in demesine de gerek yok bence.
Anekdot olsun.
Bizim padişah hazretleri Willis de bu hesapta herhal. Kötülüklerin anasını götüm götüm hareketlerle bir hizaya getirecek, sonrası şamda kayısı
Neyse, şöyle bir düşündüm ben de.
Prens haklı!
Hüseyin Üzmez. Memleketlim. Malatyalı kendisi. Medarı iftiharımız. Diğer adı sübyancı.
Olur ya, düşün daha içmeden neler oluyor.
Haklılar tabii.
İnsan kendini bilmeli, kendinden korkmalı en çok. O kapalı kutular ardında geçen binbir türlü düşünceyi ben mi öngöreceğim? O görecek tabii. O kuytu karanlığın altında nasıl bir sapkınlık nasıl bir açlık yatmaktaysa... ben geleceği ayyaş, kafası kıyak görmek istemiyorum diyor.
Babababa...
La bugüne kadar işte olan biten bu. Bu koca gençlik kafası kıyak edepsizlere dönüştü.(yalnızca sen ben değil yani, bizim analar babalar ve dedeler de gitti arada)
Şimdi, bundan sonrasını da kurtaracak Willis.
E dediğim gibi.
Korku, adamın kendisi.
Zihniyeti belli.
Benim baldır bacağımdan, kırmızı dudağımdan akan o köhne şehvete karşı o neyi pantalonun içinde tutamadığını daha iyi bilir.
Varsın yasaklasın zaten dert değil.
Ne içki yasağı ile bir neslin temizlendiği görülmüş
Ne de binbir türlü baskı ile hizaya getirilmiş bir halk
O da bunu biliyor olmalı zaten.
Küçük oyalamalarla başka peşkeşlerin ardında zaar.
Ben de bugün tahrik unsuru olan herşeyin üstüne soğuk bir ayran içeceğim.
Bir memlekette yalnızca birey değil aynı zamanda kadın olmanın zorluğunu göre göre.
Hem de dudağımda kırmızı rujum, kısa şortum bir de en kötüsü kalemimle.
Saygılar vekilim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder