Sancılardan sonraki ilk sabah:
O gün hava aslında pek güneşli değildi. Olsun varsın. Sancılardan sonra iyi birşeyleri hak ediyordu kendince yalan mı? Benimle bugün Mars'a gelir misin? Gelirim. Belki alabildiğince uçarız ha yıldızların arasında? Tabiiki. Sevgi buydu. Sağolsun...
Öküz öldü ortaklık bozuldu. Part 1
Satılık tabelasını kaldırdık evin önünden. O koca bahçe de artık tartışma konusu olmayacaktı. Adım adım yaptığımız dönüm hesaplamaları, nöbet turları falan derken, senin alanın benim alanım, bizim alanımız sonlandı. Ben hafifçe başımdaki kasketi çıkardım koydum sol yanıma. Kafada kellik yok çok şükür. Ama hayat bu, saçlar biraz sık döküldü bu ara. O da kasketi aldı ters çevirdi. Amerikalı genç asi çocuklar gibi. Bizim buralarda zenci olmaya meraklı pek çok kişi bulabilirsiniz.
Tokalaştık, biraz mesafeli. O uzunca kolunu uzatabildiğinden de uzattı, benim dirsek hafif kırık, tabii biraz daha bükük bir biçimde hiç de avuçlamadım elini. Elim yorgun, biraz boşlukta, onun sımsıkı avucunun içinde ufalandı. Sonra ben oturduğum bankın üstünden yere dökülen ekmek parçalarına baktım. Kör de olmamışım şükür. Şükür etmeyi bileceksin bu hayatta.
Öküzü arka bahçeye gömdük.
Üstüne eskimiş gazete kağıtları, pet şişeler, bir de tenekeden koka kolaları attık.
Ertesi güne yesyeni gazetemiz, bir şaşal suyumuz ve akşamında bir kutu kolamız olacaktı.
Masamızda öküz etiyle beraber.
Dönüştürülebiliriz biz bizim oralarda.
Ortak diye seslendim, bu herhangi bir şişede balık olmadan önce.
Bu gömdüğümüz bilmem kaçıncı öküz, dedim. E dedi.
Biz bundan başka bir Stephan King romanı çıkartırız dedim, He dedi.
E biz hep yanlış tarafı gömdüysek ne olacak dedim. Anlamadı.
Bir trenmişim gibi suratıma baktı.
Ben de, eh dedim.
İyi dedim.
Ortaklık bitti çok şükür.
Bir bardak buz gibi kola içtim.
Ulan dedim sonra kendi kendime, ulan senin neyine. Başından büyük, aklından dev, cüssenin mislince işe kalkışmaya.
Cürümü küçük dedim.
Bir de tahta kaşıklara kendi ismimi yazdım bu sefer.
Bir dahakine bu kadar mal olmayayım diye.
Boş bir mezarlık buldum.
İnsan dolusundan.
Toprağı kazdım, kaşıkları gömdüm.
Portakala can, toğrağa vitamin, bir arının vücudunda hayat bulma duasını ettim. Süpanekenin yarısının yanında.
Anlayana.
Roma rakamıyla 0 yokmuş meğer. O da öyle bilsin istedim.
Gönül hoş etmek, mühimdir bizim oralarda.
Öküz öldü ortaklık bozuldu çok şükür. Part 2
Bir elinde rakı şişesi, bir elinde şarabı, umurunda mı dünya?
Veya bir yanında Candan Erçetin çalsın, hafif fransız ezgileri, yamuk bir ağız, kırmızı, bal gibi damlasın nameler, kan gibi toprağa.
Bostancı'dan çıktık yola. Kısa ama uzun bir yola. Fenerin yoluna kadar gittik anlayacağınız. Sabahın bir köründe. Gönlümün bir tarafı Silivri'de salınıyor tabii. Dostlar nezdinde.
Kapıyı açtılar bana. Narin bir gülümsemeyle. Birazdan ak sakallı dedeyle tanışıp, o nur ışığı görecekmişim gibi. Hoytt dedim. Aslında her şey ne kadar da güzel dedim. Yemişim hayatı. Beni prensesmişim gibi buyur ettiler. Bazen bana erguvan derler. Narinliğimi ağacın isminden aldım sanmayın. Onun espirisi başka yerde gizli. Parmak uçlarımda salınarak süzüldüm içeriye. Sakinliklerden sakinlik beğendim, önümdeki cam kavanozların içinde çekirdekli krakerleri izledim, bir de burnumda hijyen kokusu. Gören o ki, ben dünyanın en temiz yerine gelmişim. Ne baht ama? En iyisinden.
Zamanı geldi dediler. Omzumu sıvazladı şükür. İnsan sevgiyi her yerde tanıyor. Oyy dedim, cano dedim, öldüm de cennete mi geldim dedim. Birazdan büyük bir derbiye çıkacakmışım da haberim yok. Bazen bir yerlerde akan kan, başka yere hayat verir derler. gülümsedim. İyiyimin sessiz hali.
Çok kısa dediler.
Bizim buradan trafiksiz yolda bostancıdan kadıköye gitmek on beş dakika. bizim evden spor salonuna oradan soyunma odasına da. İş yerinden ortaköye yürüyerek onbeş dakikada indik, film araları resmi olmasa da çoğu zaman onbeş dakika. Reklamlar da öyle. Öğle tatili dışındaki sigara molaları, kahve molaları da.
On beş dakika mola dediler.
Koca insan hayatında, ayaklarını şöyle bir uzat, gözlerini yum, sen en iyisimi bir onbeş dakika dinlen dediler.
Canlarım benim.
Sonra deniz kenarında açtım gözümü. Önümde hafifinden lezzetli kahvaltı tabağım. Mis kokulu limonlar, demli bir çay, yanında tek şekerim.
Şekerim dedim.
Ben hep böyle dinlensem dedim.
Beni hep böyle sever misin?
He dedi.
İliklerinde kan, canında hayat kalmayıncaya kadar.
Oy dedim.
Yedim yedim.
Tüm söylediklerini yedim.
Yalandan ama.
Öküz Öldü Ortaklık Bozuldu. Part 3
Kelimenin sözlük anlamı:
"iki ortak veya taraf arasındaki yakınlığın dayandığı sebep yok olduğunda bu yakınlık da çözülür" anlamında kullanılan bir söz. (vikipedia)
SON. Part 4. Diyalog
Arkadaş Canlısı iyiMAN: bugün arkadaşımın derdi var ben gidiyorum
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: bugün arkadaşın canı sıkkın gidiyorum ben
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: ya başına dolu bela almış benim arkadaş, gitmem lazım
Beyin Hücresi GElişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: şimdi de öbürü geldi denizleri aşıp, çok yalnız
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: bence öküzü öldürelim
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: ...istemiyorum, ......istemiyorum, .......istemiyorum
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: yelkenliyle açılmak istiyorum
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: tamam
öküz öldükten sonra:
Beyin Hücresi Gelişmemiş olan: Bugün kendimi ilk defa iyi hissediyorum. Hava da pek güneşli değil ama, yıldızların ortasında dolansak mı biraz?
Arkadaş Canlısı iyiMAN: tamam
Arkadaş Canlısı iyiMAN: bugün bir arkadaşımın mutluluğu var ben gidiyorum.
TAMAM.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder