-Terry Gilliam'ın Baron'un hayatına atfen 1988 yapımı The adventures of Baron Munchhausen filmine bakabilirsiniz
Şimdi hikayenin Baron'un hayatından çıkıp asıl acıklı resmine bakarsak aşağıdaki tabloya bir göz atmanız gerekecek...
"Hastalık hastası" hastalığının tanımı, kişinin durmadan kendini hasta sanması ve tedaviye ihtiyaç duymasıdır. Sürekli bir kaygı içinde yaşamaları, hastalık paranoyaları ve ölüm korkuları neredeyse tüm yaşamlarına hakimdir. Bu kişiler kesinlikle yalan söylemezler. Gerçekten kendilerini hasta sanarlar veya içinde bulundukları önemsiz bir olumsuz durumu büyütmekle bilinirler. Panik atak geçirdikleri görülse de, plasebo etkisiyle bir süreliğine de olsa iyileştirilebilirler, kimilerine göre de dünyanın en sağlıklı insanları bunlar. Takdiri sizin.
"Münchhausen Sendromu", yapay bozuklukların en nadir olanlarından bir tanesi. İsmini üstte anlattığım yalancı barondan alan bu hastalığın, hastalık hastalığından en büyük farkı, bu tip insanların kendilerinin gerçek manada hasta olmadığının bilincinde olmaları. Ve hayatları boyunca 30/40 tane ameliyat olmayı göze alacak kadar hastalıklı biçimde, hasta numarası yapmalarıdır. Asıl amacı ilgi merkezi olmak olan bu hastalık, kişinin tüm çevresinin ilgisini çekmek ve bu ilgiyi bir şekilde (sınırsız) muhafaza etmek odağındadır. Kendilerini hasta olarak gösterip hastaneye başvuran bu hastalar gerekli semptomları göstermek için kendilerine zarar vermekten de kaçınmıyorlar. Örneğin, parmağını kesip, idrarına kan bulaştırmaları, zararlı maddeler yutmaları, ciltlerine zarar vermeleri, kendilerini düşük dozajda zehirlemeleri yalnızca birer örnek. Bunun nedeni ise hastalanmak ve dolayısıyla muhtaç oldukları ilgiye kavuşabilmek. Felç taklidi yapanlar, idrarını bilerek kaçıranlar.. Bu insanların teşhis etmek de bir okadar zor, tedavi etmek de. Bir doktor veya hastaneden sonuç alamayınca yılmadan başka hastaneye geçen bu insanlar, istedikleri şeyi gerçekleştirene kadar da vazgeçmiyorlar. Üstüne üstelik girdikleri ameliyatlar sonucunda gerçekten hastalanıp, yatağa mahkum kalanlar, alzeimer olanlar veya yine kalıcı başka bir hasar edinenler de az değil.
Münchhausen sendromunun bir ileri safhası ise, ki bence en korkunç olanı, daha nadir görünen Münchhausen Sendromu in Proxy (türkçesi, vekaleten hastalık). Bunda anne veya baba bilerek kendi öz çocuğuna zarar veriyor. Bu hastalığın da amacı yukarıdakine benzer bir şekilde, kendini çok iyi ve ilgili bir ebeveyin olarak göstermekten başka bir şey değil. Bu yıkıcı 'hastalık' boyunca hiç yılmadan çocuklarının yanında olarak ve çocuklarına destek olarak yalnızca hastane çalışanlarına değil, hastanedeki hasta yakınlarına, akrabalarına, komşularına ve en korkunç olanı ise çocuklarına bile kendilerini birer örnek insan, sabır taşı, iyi ebeveyin olarak gösteriyorlar. Bu oyuna kendilerine zarar verdikleri çocuklarını da inandıran ve onun için çırpındığını gösteren ebeveyinlerin verdiği zarar da hiçbir sınıra sahip değil.
Daha doğar doğar çeşitli semptomlarla hastaneye kaldırılan ve sonrasında hiçbir teşhis konulmadan acı içinde ölen bebekler var.
Bu yüzden eğitime devam edemeyen ve durmadan bir dizi ameliyatlara giren, sakat kalan, hayatını kaybeden çocuklar.
Bu ebeveyinlerin, çocukları yanlarında değilken çok normal davrandıkları ve çevreleri tarafından iyi bir anne/baba olarak nitelendirildikleri, çocuklarına zarar verdikleri anlaşıldığında ise bunu yalnızca onların iyiliği için yaptıklarını söyledikleri gözlemleniyor.
Bir tür çocuk istismarı olan bu hastalığın çocuk tarafından da kabul edilmesi ve karşı konulmamasının altında yatan iki büyük neden: Ebeveyin korkusu ve güveni.
Bu hastalık ilk defa 1977'de Meadow tarafından tanımlanmış olup, özellikle anne tarafından yapılan bu uygulamada en sıklıkla morfin benzeri ilaçların çocuğa verildiği gözlemlenmiştir. Bazı ailelerin ise, balarısı veya eşekarısı gibi böceklere çocuklarını sokturdukları bile görülmüştür. Bunu tıbbı meydan okuma olarak değerlendiren bilimadamları, birden fazla mikrop yüzünden oluşan enfeksyonlarla uğraşmak zorunda kalıyorlar. Daha sıklıkla annede gözlenen bu hastalıkta, annenin aynı şekilde gerekli/yeterli tıbbi donanıma sahip olduğu da diğer bir korkunç gerçek.
-Evet bu arada doğru hatırlıyorsunuz, 6.His filmindeki küçük kız çocuğunun (durmadan kusan) maruz kaldığı hastalığın ta kendisi!
İnternetten araştırdığınızda çok değişik ve rahatsız edici örneklerini kolaylıkla bulabilirsiniz.
Bir süredir benim ilgili çeken bu konuyu sizinle paylaşmak istedim.
Sevgiler..
Kaynakça:
*tbb.org.tr
*ekşisözlük
*vikipedia
*radikal.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder