23 Ocak 2013 Çarşamba

sinek ısırıklarının müellifi

Aslında yağmuruna ve tüm o kasvetine, karanlığına rağmen bugün bir çok günden daha iyi geldi bana. Kendimi biraz daha toparlanmış bir işe yaramış ve biraz mutlu, heyecanlı ve birşeyler yapmak üzere gibi hissediyorum. Bu his tabii ki geçici bir heves veya anlık bir duygu da olabilir, bir adım da olabilir. Mühim değil. Yarım kalmışlığı tamamlamaya başlama hissi.
Ve sevgiliden değerli bir armağan belki.
Olabileceklerin en iyisi. Bir köşede unutulmaya yüz tutmuş, eski bir hediyeye kaymıştır belki gözlerim. Dün saat geceye yaklaşırken ve karanlık tüm evlerin üstünü kapatırken, belki beni tüm o sıkıntılı ruh hallerinden çıkaran şey küçük bir hediyedir, ne dersiniz?
Haftalar öncesinde elinize tutuşturmuş, yanağınıza bir buse kondurmuş adamdan size gelen bir hediye. Bir de hep mutsuzluğunuzu bilen, mutsuzluğunuza iyi gelmek için elinden geleni yaptığını bildiğiniz birindense eğer..
Sinek Isırıklarının Müellifi...
Günümüzün edebiyatında kitaplar aforizmaların toplamından oluşuyor, insanlar da yalnızca birilerine söylenecek cümlelerin peşinden koşuyorlar, edebiyat kolayca dolaşıma girecek cümlelere dönüşüyor...diyor bir yayınevi sahibi. Ben onun ne demek istediğini anlıyorum. Elimde o zamana kadar yarım kalmış tonla kitap var ve bu kötü bir alışkanlığa dönüşecek diye korkuyorum, sinek ısırıklarına kadar..
Baş karakter oturduğu binanın alt kat komşusunun evine su sızdığını öğrenince yardım amaçlı gidiyor.. Bir süre sonra ......sızıntı yapan bir musluğu tamir eden Cemil, musluğu yerine taktı, vanayı tekrar açtı neyseki sızıntı kesilmişti. Halbuki sızıntı hep vardır, ip gibi yaşadıklarınızdan, okuduğunuz kitaplardan, seyrettiğiniz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır...diyor.
Cemil durmadan bir yerden tanıdıkmış hissi veren bir arkadaşınız sanki. Aslında ben onu gerçekten tanıyorum. Onun oturmasını, birşeyleri geride bırakmak için çabalamasını, yemek buharının yüzüne çarpmasını, bir şeyler yaparken suratıma bakmasını ve mutsuzluğu tanımasını, anlamasını...yanımda olmasını...biliyorum.
Öyle biri, size mütiş bir hediye veriyor sanki ve içinde bir tutam kendisi var, o bilmese de
Ve sanki kederin en kuytu köşede saklanmasının ve kötü anıların bir kol mesafesinde olmasının bir önemi kalmıyor artık...ve bu blogun müellifi biraz gülümsüyor bu sabah. hoş. çok hoş.

teşekkür ederim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder