11 Ekim 2012 Perşembe

Fırat'ın Yazgısı was better:)

Ee sevgilinin istediği gibi aksiyon olsun, yok içinde gerilim olmasın, yok işte sıkılmayalım, ağır ilerlemesin, yok İstanbul'da var, yok eğlenceli olsun, yok işte şindlerin listesindeki adam da oynuyor, yok Hollywood yapımı falan derken gide gide neye gittik?
Takip: İstanbul (Taken2)
 O bu kelimeyi kullanmama kızar ama ben altını çize çize kullanacağım "Dandiklerin kralı bir film"e gittik!
Mercedes marka arabaların taksi olduğu, polis arabalarının Murat'tan bozma olduğu bir İstanbul. Film İstanbul'da da geçmiyor bu arada, film İstanbul'da geçiyor. Tabii ki Kapalı Çarşı. ONLAR, dışarıdan baktıklarında burdan bir tek Kapalı Çarşı görünüyor da ondan. Gocunmayalım yani.
Tabii geleceği gören bir İstanbul. Ben de dedim ki yapımcıların, yönetmenin politik bir öngörüsü var herhalde! Her yerden kara çarşaflı kadınlar fırlıyor, İstanbul'un üstünde bir ezan sesi. Oryantal-Arap ezgileri. Adeta yakın bir gelecek fotoğrafı.
 Ama kedini kandırdın hani, yine de katlanılır gibi mi HAYIR. Aynı mekanda ikinci sahneyi çekerken üşenip arkada çalan fon müziğini bile değiştirmemişler. Ve replikler bile öylesine yavan.
Sanki çoğunu ezbelemeye üşenmişler veya kimsenin ana dili değil gibi, her kelime tane tane, önündeki geri zekalıya bir şey anlatırmışcasına, kusma hissi.
Oyunculukları ise içini kurutur cinsten, hele dövüş sahneleri, bıçak çekmeler, yok duvara yaslamalar, gözlerini kısası geliyor izleyenin.
Bi de sanki her an birileri bir yerlerden çıkıp zılgıt çekecekmiş hissi, tüm o kadınlar öyle bir bakıyor veya adamlar. Fırat'ınYazgısı!
İmdb'den 7'nin üstünde puan almış. Şaştım. Bizim iktidardakilerin pek mi bi hoşuna gitti?
İhtimal.
Ne de olsa, nitelik, nicelik sıfır. Basmış herhal dedim, hani bizim %50:))
Neyse benden size ön uyarı, yapılmayacaklar başında gelsin
Hem Taken'ın, hem İstanbul'un üstüne bir çizik atın.
Şimdi düşündüğümde bile yüzüm buruş buruş oluyor. Damların üstünde kovalamaca, yok oraya buraya el bombaları falan, kimsenin sesi çıkmıyor.
Heh bu çatı da boş, hadi bi de şuraya, Bayrağa bak tersten git yok doğu orası, tamam işte bacadan at sen o tabancayı... Derken heba olan iki saat.
Ağlayasım var valla sakın gitmeyin.
Daha çok ton balıklı sandviç, iki tane patlamış mısır, bir çikolata, iki kola ve sevgilinin üstüne uzattığım bacaklarım falan kalsın aklımda. Gerisi heba:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder