29 Mayıs 2011 Pazar

Tutunamayanlar İçin

Birileri bir yerlerde Oğuz Atay'ın oturup da Tutunamayan'ları yazdığı evi yıkıyor ve başka birileri buna isyan ediyor. Haklı olarak isyan ediyor, anlıyorum.
Taze bitmiş kitabımın kokusu sanki hala üzerimde. Çok zamandır ilk defa bir kitap bitirmek için iki haftamı harcamışım. Buradaki harcamışlık tamamen tırnak içinde! Sanki haber bana ulaşmak için geliyor. Ama dürüstçe söylemek gerekirse isyan etmiyorum ben. Aklımın bir köşesinde Oğuz Atay'ı tasavvur ediyorum. Hangisinin daha çok ağırına gideceğine karar veremiyorum. Seçenekler arasında, yıkılmak üzere olan bir ev yok. Benim memleketim insanları, Nazım'ın dediği gibi, yalanla beslenenler hani, Sivas 93 olaylarından sonra Madımak'ı kebapçı yaptılar. Neden şaşırayım ki? Bizim, Londra sokaklarında göreceğimiz bir Charles Dickens evimiz hiçbir zaman olmadı. Beynelmilel bir sanatçı yetiştirmedik biz. Hep yerel bir şeylerimiz oldu. Aslında iyi de oldu. Bir yazar ilk önce kendi insanları tarafından anlaşılmak ister. Düşünün ki benim Oğuz Atay'ım, kendi insanları tarafından bile anlaşılamadı. Kırk ayrı dilde kitaplarının çıkmasına işte bu yüzden gerek yok. İsterlerse evini yıksınlar, yaksınlar. İsterlerse tüm resimlerini, onla ilgili gazete haberlerini yitirsinler. Çünkü asıl yitik olan bu memleketin kendisi. Farketmez. Kaç kişi Oğuz Atay okudu ve hakkıyla anladı? Ben işin bu tarafındayım. Derya olmuş, yokluk içinde yüzüyoruz. Yazan için, okuyan için tüm farklı üslupları, dili bir kitapta görme şansını yakalatacak kaç tane metin geçiyor elimize? Kuvvetli bir alt metnin, hikayenin yanı sıra, kelimeleri en doğru şekilde nasıl kullanacağımızı kaç kitap öğretir bize? Türkçenin tüm güzel yüzünü, noktalama işaretlerinin kullanımını, okunabilecek en iyi özeleştiriyi kaç kitap aynı anda verebilir insana? Bilmiyorum. Ben hayatımda ilk defa bunların hepsini Oğuz Atay'da gördüm. Ve buradan herkese sesleniyorum, bir eliniz kitap tutacaksa eğer, ilk işiniz Tutunamayanlar olsun, olsun ki nasıl tutunacağınıza dair bir fikriniz olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder