28 Ekim 2014 Salı

validebağ korkusu

Korku.
Temel duygular arasında olmadığı bir kesin.
Yoksa şuncağız bebeklerin korkusuzca balkon pervazına tırmanmasını, çocukların kendilerini yola atmasını falan nasıl açıklarız.
Mesela en ağırlarından olsun, ölüm korkusu, yaşama arzusunun karşısında hiçbir şey değil.

Sanırım büyüdükçe daha bir çok korkarız. 
Ama daha da önemlisi korkularımız da aynı biz gibi evrim geçirir.

Savaş dönemlerinde insanlar en çok ölmekten veya kadınlar kocalarını oğullarını yitirmekten korkmuş olmalılar.
Deprem bölgelerinde en çok göçük altında sıkışıp kalmaktan.
Şeriat toplumlarında, gözetim toplumlarında ise bir şekilde yakalanmaktan.
Veba salgınlarında hastalanmaktan.
Nijeryada mesela çocuklardan.
Ortaçağda, cayır cayır yanmaktan veya bilim çağında kısır kalmaktan.
Yani demem o ki rengarenk korkular.

Ama devletler (yöneticiler), toplumdan farklı olarak hep aynı şeyden korkmuşlardır.
Uyanmadan, ki bu da kabul edilebilir.

Şimdi bağlıyorum;
Ama ben sistematik olarak yeşilden bu kadar korkan bir hükümet yeminlen duymadım.
Alıştım ama yine söylüyorum, utanıyorum.

#direnvalidebağkorusu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder