29 Ağustos 2014 Cuma

erki tarz

Artık fotograflara baktığımızda, vay birbirlerine ne de güzel bakıyorlar, ne de güzel seviyorlar devri kapandı. Dakikaya o kadar çok kare sığdırıyoruz ki, herkesin iyi baktığı bir anı yakalamak mümkün. Yani herkes saniyenin binde bilmem kaçında en azından 1 kere herhangi birini seviyor ve güzel bakıyor olabilir.
Demek ki ihtiyaç bu. Çünkü devir yalnızca bunu karşılıyor. Demek ki eskisinden bir yorulmuşluk, bıkmışlık söz konusu. Demek ki bazı bazı eskisinin işe yaramadığını düşündü insanoğlu. E tabii insanoğluna da bu farkındalık yakışırdı.
Şöyle bir çelişki söz konusu tabii. İnsan mı fotoğraftan çıkıyor, fotoğraf mı insandan anlamak biraz güç. Hikayelerini, binlercesinin paylaşıldığı sosyal medyadan takip ettiğimiz bir yakinimizi gerçek hayattaki haliyle hatırlayamayacağız gibi.
İnsanlar ya facebook sayfalarına benzetmeye çalışıyorlar hayatlarını.
Ya da hayatları zaten yalnızca facebook sayfası... gibi.
Neyse illa ki eleştirmek için demiyorum.
Zaten binlerce kalem de yazsa tarih yine kendi akışını sürdürecek.
Kimine göre bu halihazırda bir devrim. Kimine göre mesela kendini ifade etme biçimi. Kaçınılmaz olan yani.

Ben de mormon değilim halihazırda. Merak etmeyin.

Ve benim çocukluğuma ve gençliğime dair fotoğraf albümlerim var.

Sonra son yıllarda hemen hemen tüm anılarımın dijital ortamda olduğunu fark ettim.
Sonra son aylara ait bir kaç fotoğraf buldum tabii. Kağıt baskı :)
Mesela Mayıs ayında bir düğün fotoğrafı.
Birbirlerinin gözünün içine bakan insanlar. Şöyle gözlerimi kıstım, fotoğrafı iyice yaklaştırdım yüzüme.
İki insan birbirini gerçekten seviyorsa bunu bir kağıt fotoğrafta görebilirim diye düşünüyorum ya ben hani.
Burada kalsın.
...

İleriki yıllarda yüzünüzde içten bir gülümsemeyle hatırlamak istediğiniz şeyler varsa, bence, bir fotoğraf makinanız olsun. Evet daha pahalı.
Sonra en güzel çıktığınız kareyi değil en mutlu olduğunuz anı yakalamaya çalışın. Anı kaybetmeden tabii.
Şimdi değil ama doğru zaman geldiğinde.
Yani tek başınıza kaldığınızda veya torununuza falan birini, bir anı anlatmaya çalıştığınızda göreceksiniz.
Film şeridi gibi dökülen binlerce on binlerce sıralanmış dijital kareler değil ama ucu yanmış yıpranmış bir fotoğraf asılınız.
Hatırlarken daha mutlu olacaksınız.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder