ben de alışık olunan saatlerde, mesela tam gece yarısı biraz gök yüzüne bakacağım. biraz dilek tutacağım.
yan balkondaki rüzgar gülü hala dönüyor mu bilmiyorum ama ben hiç kıpırdamadan duruyorum yerimde.
ve her gece belli saatlerde acaba bir yaşam belirtisi var mı diye kontrol ediyorum.
ve acaba hava kararınca bir bardak kolayı sigarayla içen birileri var mı diye.
ve bir totem yaptım kendime. biraz narkoz sarhoşluğunda en çok o totemi bozmak beni üzdü.
bir yılbaşı hediyesiydi ama çıkar dediler. metal taşıyamazmışım ameliyattan önce üzerimde.
en çok dedeler sever sanırdım torunları, demek ki bir de anneanneler.
bir de birkaçımız gibi şanslı ve kaderin yüzüne gülmüş bulunduğu torunlar var tabii.
eskilerden bir istanbul modern bileti buldum hastane dönüşünde, masamın üstünde.
sinemayı ne kadar sevdiğimi bile unutmuş muydum?
bir de dilek tutsam daha hızlı iyileşebilir miyim? tekrar nefes alabilir miyim.. bilmiyorum.
ve bir cihangir meyhanesinin balkonunda en derin halkaya girebilmeyi başaran bir kız tanıdım. ve aynı meyhanenin balkonunda, mum ışığında git gide hayalleri yıkılan bir kadın.
bu gece bir dilek tutacağım.
ve her şey eğer o kadar kesinse ve bunu bir tek ben kabul edemediysem diye..
bana bir paket yapsın o zaman tanrı. plastik bir çam ağacı istiyorum.
geç kalınmış doğum günü niyetine. olmaz mı?
her şey olacağı yere varamayacaksa, varamamışsa eğer, belki bir gün ben de suyun akışını bozabilirim diye.
maden zaman her şeyi iyileştirir diye inanıyorlar, ben de kendimi zamana bırakabileyim diye. belki benim de çakıl taşlarım var, meteor niyetine..
geç kalınmış doğum günü niyetine. olmaz mı?
her şey olacağı yere varamayacaksa, varamamışsa eğer, belki bir gün ben de suyun akışını bozabilirim diye.
maden zaman her şeyi iyileştirir diye inanıyorlar, ben de kendimi zamana bırakabileyim diye. belki benim de çakıl taşlarım var, meteor niyetine..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder