Şimdi farzet ki sana sevmek öğretilmiş ve farzet ki, sen hep sevilmişsin ve dolayısıyla da sevmişsin. Elini başına değdirmekten, sana sarılmaktan, senle boğuşmaktan sakınmamış. Kelimeleri de pinti değilmiş üstelik ve, seviyorum, canım kızım, oyy ölerimlerle büyümüşsün. Yani sen her kızdığında, ergenlik yaptığında, yersiz çıkıştığında da senden hiiiç vazgeçmemiş. Sen her senden nefret ediyorum diye bağırdığında, bu evi terkedeceğim tehditlerinde vs. o hiç vazgeçmemiş. Sen onun hep en sevdiği, canı, kanı, biricik kızı, gurur kaynağı olmuşsun. Yani tam bir babasının kızı.
Sana hep biraz saftirik demiş o da. Benim kız biraz safın sevimli, komik hali. Herkese çok güvenme, biraz göz aç falan da demiş. Demiş de, armut dibine düşermiş be paşam. Şimdi bunca zaman hep tersini gör, yaşa.. sonra da tedbirli olacaksın hayatta. Olmaz.
Noluyor tabii böyle olunca.. Elde bir tutamdan biraz fazla hayalkırıklığı, asla sevmenin gerçek anlamını bilmeyen üçbeş kişi, bir de derinin altında ince bir sızı kalıyor. Tabii bunlar kar olarak. Bir de sen her hayal kırıklığı yaşadığında yine de inanmayı, güvenmeyi seçiyorsun. Yani akıllı başkları gibi, hayatta hiçbir şeyi tecrübeyle sabitlemiyorsun. Yani o hani tarihin bir köşesinde, tarihlerinde yani, senden daha çok acı çektiklerine inananlar var ya, o anılarıyla bu hallerini, tedbirlerini, umutsuzluklarını, sakınmalarını, çekip gitmelerini açıklayanlar... onların tırnağı gibi davranamıyorsun işte. O tecrübeyle yaklaşırken sana, sen yine saftirikçe açılıyorsun. Yüzme bilmediğin halde, okyanusa hem de. E hayat bu, masal falan değil, en sevdiğin filmden kesit değil, başkasının anlattığı bir öykü falan da... Boğuluyorsun.
Hayırlı olsun.
İyi ki babasının kızısın.
Mantıklı tabi bu haliyle ... bence birde annesinin oğlunu yazmalısınız.. ondan sonra konuşulmalı :))
YanıtlaSilbir gün sözüm olsun, analı oğullu yaparım başlığı da :)
Silboşuna benim kopyamsın demiyor.yüzde bin babanın kızısın.
YanıtlaSil