İstanbul Film Festivali için kitapçığımı aldım. onlarca film arasından film seçmeye geldiğinde ise, bir sarı dolmuşun arka koltuğunda oturan biz üçlü pek de mötiş değildik. Öyle bağıra bağıra: Hollanda- Rusya yok Almanya, hayır İngiltere, evet yok roman uyarlamaları, yok özgün, yok popüler yok kimse bilmesin diye çığırmalar arasında hiç de mutabık olamadık.
Biraz geri sarmak istiyorum.
Erkek kısmı karakafa "muhabbeti" yapmaya karar verince, biz de "rengimize" karar vermeden kızlarla hoşbeş edek biraz gezek dedik. Elvo (barikanınkuyusu olarak) ve Aslum ve ben. İşte ayakkabı değiştirme işlemleri, midpointte yemek, birer bira falan derken, telefonum mesajla çınladı. "Kitapçık" haydaaaa. Biz o sırada Avrupa'nın tam orta yerinde dolanıyorduk. Yok Berlin, yok Viyana yok Amsterdam derken... kitapçık. Saat olmuş geç. O kadar da geç değilmiş demek ki. Yalnız bana geç haber verilmiş. Hafif kızgınım. Ulen yine alamadık kitapçığı diye. Yani kaçtır festivale gitmemekle kitapçık alamamak arasında en çok kitapçık alamadığıma bozuluyorum. Bunu da sesli olarak kızlara söylediğimde beni "tü"lediler. Olsun varsın. Aslolan sinemadır.
Neyse Elvom dedi ki hayde koşa koşa Atlas'a, orada var. Doğru ya, biz yine küçük bir heyecanla koşuşturma, benim yön duygumda şaşma falan arasında gittik. Kitapçığı aldık. Biletlerin ne zaman satışa çıkacığını öğrendik. Of buradan yazıp size de haber vermiş olmak benim aleyhime olabilir ama haydi diyelim bari.
16/03/2013, yani yarın sabah.
Zaten biraz da heyecanımız ondan. Elimizde katalog, üzerinde Nuri Bilge Ceylan'ın Amour'dan fırlamışcasına bana bakan fotoğrafı ve ..kafadarlar. Sarı dolmuşa bindik. Değişik bir iş bölümü. Aslı dediki program bende kalsın. Tamam. Kitapçık bende. (zaten hayatta vermem) Elvan da fikren katılacak. Aslu açtı arka koltukta boylamasına programı. Ben de kataloğu. Şöfor de ışığı kapattı. Bende sesli bir "yaaa", kızlara sordum, yahu rica etsem ışığı açsam, ayıp mı olur! dedim. Evet dediler vazgeçtim. Kör gözüm/fosforlu ışık, sinema aşkım yola devam. Anam ne çok film var. Yine benim kuş aklım karıştı.
-Uluslararası yarışma bölümü
-Sinemada insan hakları
-Türkiye sineması
-Akbank Galaları, Açılış filmi Almadovar'ın son filmi 'Aklımı Oynatacağım'(Los Amantes Pasajeros)
*Aslında bu bölümden çok bahsetmesem mi, tüm popülerler burada. Benim izlemek için küçük postitlere ismini yazdığım filmlerim. Küçük kriz nedenleri, mesela
Zaten açılıştan belli eden Almadovar (hepsi), sonra Park Chan Wook(oldboy)'la Stoker, The Perks of Being a Wallflower, Yine Derek Cianfrance(blue valentine)'ın The Place Beyond The Pines, Neil Jordon'ın Byzantium, Richard Linklater'ın Before midnight, Francois Ozon'un Dans la maison ve orjinal senaryosuyla Disconnect ve adamım Gus Van Sant'in Promised Land... of hepsini küçük dilimler halinde yemek istiyorum. İnsan filmleri yemek ister mi diye şaşırmayın. İstiyorum.
Neyse bu yalnızca bir bölüm. Benim kararım kati ama. Bu bölümdeki hiçbir filme gidilmeyecek. Çünkü onlar erişilebilir. Biz erişilmeyen, köşede kalmış filmlere gitmek istiyoruz. Bu konuda hemfikiriz.
Ama doğruya doğru. Bu fikrimi satmama neden olacak tek bir isim mevcut. Ve hayır o herkesin aklına gelenin tersine, Christopher Nolan falan değil. Onun burada mevzuyla alakası bile yok diyebilirim. Ama eğer Xavier Dolan'ın hala yapım aşamasında olan ve gösterim tarihi henüz belli olmayan Tom a la ferme gösterime girseydi koşacaktım. Veya henüz hiç başlamadığı ve bahsi bile geçmeyen bir Haneke klasiği...
İzleyeceğimiz filmleri;
*Dünya Festivalleri
*Mayınlı Bölge
*Anti Depresan
*Geceyarısı çılgınlığı
*Edebiyattan beyazperdeye.bölümlerinden birinden seçmeye karar verdik. İki film seçeceğiz kendimize. Anlayacağınız hem katalog sahibi hem festival katılımcısı gibi duruyorum bu sene. Hoş.
Filmlerinden birini buldum bile. Acayip bir ortak yapım. Edebiyat uyarlamalarından. Almanya-Rusya-Letonya-Hollanda-Belarus yapımı. Letonya'da çekilmiş olan V Tumane(In the Fog). 1964 Doğumlu Belarus'lu yönetmen Sergei Loznitsa'nın son filmi. Bir edebiyat uyarlaması. Vasili Bykov'un aynı adlı eserinden. 1942 Nazi işgali altında Sovyetlerde geçen bir hikaye. Bir ahlak, suçlu, doğru sorgulaması gibi. Daha sonra film hakkında yazacağım. İlk önce uyanık davranıp bileti kapmak lazım. Zaten gösterim saatlerinden de anladığım kadarıyla pek popüler olmayan bir hikaye.
Ben filmi bulunca Aslu, böyle hemen programı tekrar açtı.. Ve saatlerine baktık. Vee saatlerin mantıksızlığı üzerine surat astıktan sonra, yine de direniş göstermeye karar verdik. Gidiyoruz.
Kaldı diğer film.
100 film arasından seçilecek ve bir de kimsenin duymadığı, bilmediği bir yapım olacak..
Bakalım.
Ben yine buradan size bir kaç film tanıtmaya devam ederim arkadaşlar. Gitmesem de görmesem de, üç beş öneri yaparım.
Festival katılımcıları için diyorum tabii..
Şimdilik benden bu kadar. İyi haftasonları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder