7 Kasım 2012 Çarşamba

Dün yaşadıklarım:)küçük kavga sekansları:)

Sabahın körü metrobüs sırasındayım.
Sıra derken zaten iki durak geri gitmişim sırf oturmak için, tam kapı önünde sıra bekliyorum hani, gerekirse 3. metrobüse binerim ama otururum diye, uyanık kadının teki bindiği metrobüsten oturacak yer bulamayınca inmiş olacak ki, dışarıda bekleyen benim üstüme bindi. Bindi derken kelimenin gerçek anlamıyla denyo kadın iki kere beni itme, kakma ve kapı ağzında konuşlanma girişimiyle içimdeki canavarı dışarı çıkardı.
Kadın aslında şimdi düşünüyorum da evet biraz çirkinceydi, asıl konu yine de bu değil tabi, ben başladım kadına bağırmaya, bağırmak derken, bu da gerçek manasında, böyle avazım çıktığı kadar, zaten sabah siniri, daha kahvaltı yapılmamış ve erken kalkmışım vs.. Kadın böyle dudağını büktü (sanki bana küs) böyle bükük bükük beni dinliyor, yanında da bir çam yarması adam, o da böyle şaşırmış bakıyor, alt çene hafif sarkık, baktım böyle kızın suratına.. hiç özür mözür yok, bu arada herkes bana bakıyor ya neyse, Abuk Surat! diye böğürüp kafamı çevirdim.
Çok içlenmiş olacak ki, ayıp oluyor, böyle demeyin dedi.
Ne olurmuş dersem diye üsteledim, Sandım küserim diyecek :)
Ben işe sinirli gitmek istemiyorum dedi
Ben de üstüme çıkmanı istemiyorum dedim.
Sustu. Sonra yanındaki yarmagüle döndü ve büyük ihtimal abuk suratla ilgili bişiler geveledi. Tam duyamadım
Yahu çirkinliğine dememiştim ya lafı, o bükük dudağına demiştim ama o yanlış anladı. Benim de jeton sonra düştü. Neyse öyle geçti gitti, galiba tam iki dakika sonra Bora aradı ve benim tüm sinir geçti:)

Aynı gün akşam işten Billu ve Ecoş'la Taksim günceleri yaptık, ooh miss. Midpoint sonra 45'lik derken, ama tabii haftaiçi modu olarak yapıldı bu program, az içki, çok sohbet ve özlem giderme üzerine. Gece saat 10'u biraz geçe dolmuşlara gittik. Bilu'yla dönüyoruz. Allahım İstanbul'lu bir iş adamı, yönetici dolmuşuna denk gelmez miyiz? Kim para uzatsa adam beğenmiyor, bozuk diyor. Arka sırada oturan bir adamcağız da tamam onu da verin, ben bozarım falan hallerinde. Biz de paramızı adama bozdurduk, işte adam bir yandan espiriler yapıyor, yok ben şöforum sanki, yok para sorumlusu falan derken, bizim şöfor asık surat hareket ediyor. Bu arada abartmıyorum, kimsenin parasını almadı, en son arka sıradaki kızcağız acaba 10 tl versem diye korkuyordu, siz düşünün!!
Şöfor yanında oturan abla/teyze telefonla konuşuyor, tabii emniyet kemeri takılı olmadığı için ötüp duruyor. Adam yok işte benim arabam, kıymetlim, değerlim, elektronik arabam diye başlıyor. Kadın sinirleniyor, müsade edin teldeyim diyor. Adam durmuyor tabii, bunlar elektronik araba olmaz ki diyor, vites değiştiriyor.
Ben de kartal modunda bir sıra arkada izliyorum:)
Sonra Bilu, zaten üşüyor ve hafif hasta, camı kapatır mısınız? diyor tüm kibarlığıyla, tık yok....aradan biraz daha zaman geçiyor, bilu neredeyse bir örgüt üyesi, atkıdan yalnızca gözleri görünüyor, cam diyor, kapatır mısınız diyor!!Yok yine adam duymazdan geliyor.
Ve benim sıram:)) Bağırıyorum adama, camı kapatın diye bir arka sıradan, kulağının dibinden adama bağırıyorum.
Ne bağırıyorsun be, diye adam yerinden sıçrıyor. Kopuş yani, başlıyoruz kavgaya, ben işte yok, bu bizim ki zaten şirket yöneticisi.. falan diye dalga geçiyorum. Benim tarzda bilen bilir, adamı sinir etmeye yönelik. Aman yanlış anlaşılmasın, ilk önce adama teker teker yaptıklarını sıralayıp, ayıp olmuyor mu diyorum, tabi unutuyorum ayıp dolmuşta olmaz!!
Neyse arkadakiler falan da katılıyor, böyle değişik dolmuş modları. Adam çok içerledi ama, sonra üstteki bölmeden bişiler çıkarıp, işte beni hor görme, beni küçümseme, bak ben de insanım diye bana evrak gösteriyor!!...vs... ben iyice kopuyorum, oğlum bildiğin film sahnesi.
Bu araba elektronik diyor, camlar öyle hemen kapanmaz diyor. Bozuk verecek tabi herkes, Taksimlerde paraları yerken iyiydi diyor.... Ahahah, gerisini anlatmiyim, ağzımdan çıkan her kelime çok hoş değildi ama, adamı iyice bir pişman ediyorum sanırım. Adam arabadan inen herkesin bir şekilde gönlünü alıyor ve iyi geceler diliyor, kafasında takkesiyle:) Tabi biz hariç, o da bize küs:)
Neyse ben ise hayatımda ilke defa elektronik bir dolmuşa binmiş bulunmaktayım,
İstanbul'da yolculuk etmeyi galiba seviyorum,
Ayrıca bir de beleşe deşarj oluyorum. Miss..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder