26 Kasım 2012 Pazartesi

Bu neyin kafası!

Uzun bir haftasonu ardından yine pazartesi..İki günlük blog molasından sonra yazmaya en zorlandığım gün olur kendisi. Bir türlü karar veremem. Böyle ekranın önünde on on beş dakika hareketsizce bekleyip, ilk cümleyi yazmaya bakarım. Mesela bugün gibi, yine aynı şey oldu. Kafamda en az 3 farklı konu, oturdum masaya, gazete, kahvaltı, çay derken kafam iyice karıştı.
Neyse haftasonu diyordum pek hareketli geçmedi. Spor katılımları falan derken
Aaaa bir dakika, nasıl unuturum ya, haftasonu yağ/kas ölçümü yaptırdım. 1,5 aydır spora gidiyorum, bir türlü yaptıramamıştım. Neyse yağ/kas ölçümü için ayaklarınız çıplak halde böyle kantar gibi bir şeyin üstüne çıkıyorsunuz, mümkün olduğunca hafif giyinmeniz lazım, metalik çerçevelere ayaklarınız yerleştirip, ellerinizi de aynı şekilde metalik tutaçlara koyuyorsunuz. Toptan bir beş ile on saniye arası sürmüyor desem yalan olmaz. Sonra böyle fiş gibi bir şey çıkartıyor, biraz daha uzun olanlarından. İçinde tüm kas yüzdeleriniz, yağ oranınız, vücudunuzdaki su miktarı falan yazıyor. Neyse işte ben de sonucu hocalarla birlikte aldım. Şimdi sonucundan bahsedip kimseyi germek istemiyorum ama, yeni bir programa başlayacağım ve biraz protein ağırlıklı besleneceğim. Pek sevimli değildi sonuç, ama konuşmamak üzere birilerine sözüm var, o yüzden bir şey demiyorum, şimdilik.
Neyse cuma günü kızlar gecesi yaptık, Suadiye'de toplandık. Kimsenin aslında pek vakti yok, bir kaçımız sabaha erken kalkacak ama muhabbet açıldıkça unutuyoruz. Herkes herkesin komikliklerine, aksaklıklarına şaşırıyor. Bir de aramızda böyle kendimizi daha iyi gösterme çabası falan yok ya. Hani biraz erkekvari hava atma, artizlik yapma durumları falan:) Böyle tüm aptallıklarımız, yanlış tercihlerimiz, hatalarımız hakkında konuşuyoruz. Birbirimize nasıl rezil olduğumuzu veya olmak üzere olduğumuzu anlatıyoruz. Tadından yenmez yani, tabii en çok ben etkileniyorum. Kesin içmem lazım. Zavallı toy garsondan bilmem kaçıncı kere menuyü istiyorum. Hmmm denemediğim bir şeyler denemem lazım. İlk önce Sangria Margarita sonra Aslu'mun içtiği Satsuma Big'e sarkıyorum. Mötiş tatlar bu arada, acilen öneririm. Bir de menuden fotolarını çekiyorum, tarif fotolarını. Sanki eve gidip yapacakmışım gibi:D
Yahu bana bir fırsat verselerdi barmen mi olurdum dersiniz??
Cumartesi günü spor kahvaltı ölçüm falan derken öyle yorgun düşmüşüm ki, eve girdiğimde kendimi yatağa attım. Mıhlandım zaten iki üç saat kıpırtısız işte dizilerimin yeni bölümlerini izledim. Homeland falan derken zaten saat beşe doğru Bora aradı. Akşama onlarda balık, Olma mı, benim zaten protein almam lazım ve iki saat önce ton balığı yemiş olmam beni hiç etkilemiyor. Yine beni bilen bilir, bir şey yapmam geriyorsa eğer boku çıkana kadar giderim üstüne.(biraz küfürlü oldu ama gerçek). Aynen öyle yaptım ben de, yeriz tabii, bu arada son zamanlarda defalarca balıktan nefret etmeye başladığımı söyleyen ben değilmişim gibi ( size önerim büyük konuşmayın, biraz tuhaf bir şekilde de olsa ilahi adalet olabilir:)) ve sizi bulabilir. Bkz. ben) tabii canım yeriz, balık da yeriz, balık salatası da gibilerinden. Kusmaya ramak kala durdum. YAnında rakım ve şalgamım. Biraz kıroyum doğru ama hala rakıyı şalgam olmadan içemiyorum ve yanında balık olması da bunu engellemiyor. Neyse bana tek tek ayıkladığı balıkları güzelce mideme indirdikten sonra, yalancı çiğ köfte ve limon şoklaması yapıp, en sonunda durdum. Güzel bir geceydi. İşte bir arkadaşımız da bizimle, Hülya avşarın programı izliyorum bu arada gerçekten ilk defa. Yetenek sizsiniz. Neyse eğlenceli ve bolca konuşup gülüyoruz. Yok onun kalçası büyük, yok bu nasıl dans ediyor, yok işte bunun sesi iğrenç, yok abi bu da gösterimi derken, biz resmi olmayan katılımcılar kimseyi beğenmiyoruz ama eğleniyoruz. Neyse o gün de öyle geçer. Sonra pazar kahvaltı seromonisi ve koşarak zumba dersi ve biraz ağırlık çalışması ve sonra tekrar yatak modu, yatalak halim,ardarda izlenen filmler, bu arada Red Lights hiç de fena değilmiş. Küçük bir kavga krizinin başarıyla aşılması, ağırlaşan vücudum ve sonra uyku modum.
İşte tüm haftasonu böyle geçti. Güzeldi anlayacağınız, haftasonunun en kötü tarafı bugüne geliyor olması da olabilir, onu bu kadar keyifli yapan, bugün de olabilir. Fark etmez ama sonuçta bugün pazartesi ve benim bolca su içmem lazım. Bir de problemli müşterilerimi  sakinleştirmem, yöneticimle görüşmem..... lazım.
Bir de  demeden geçemeyeceğim ya.
Bu Tayip yine hürrem falan ayağına dizilere laf atmış ve yetkilileri doğru davranmaya çağırmış.
Yahu  neyle besliyorlar seni kuzum, bu neyin kafası diye sormak lazım.
Bu adam kesin alkol alıyor, kimbilir belki aynı benim gibi gizli gizli aşırdığı formülleri uyguladığı bir laboratuvarı vardır. Ahahaha dünyanın tüm alkolleri karışsa bu kafayı yapar mı bilmem ama, biz de at üstünde atalarımızın gittiği yerlere gidecekmişiz. Öyle açıklıyor Suriye, Gazze, Mısır politikasını ve biraz da o yüzden kızmış Hürrem'e. Sabah sabah koparak diyorum.
Ve ben de o formülü istiyorum be abi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder