28 Kasım 2012 Çarşamba

Benim Asabımı Bozmayın

Harem-Gebze minübüs hattı, 34 M5748, Allahın hayvanını oraya şöfor diye oturtmuşlar, öyle kelle koltukta bir sabah yolculuğu yaptık.
Şu metro kapımız bir açılsa, o minübüslerden ilelebet kurtulacağım ya neyse.
Sabah sabah daha gözümü açmadan üstüme gelen sinir krizini zor zapt ettim.
Bir de böyle adamın saçını başını yolmak, kafasını tekerleğin altında ezmek, lime lime etmek aklımdan hiç geçmedi desem, sakın bana inanmayın.
Neyse ki süper güçlerim yok, tarih hiç görmediği bir kıyıma şahit olabilirdi yoksa...
Geçelim.

İş yerinden Nermin Hanım ile konuşuyoruz, kendinin birinci sınıf öğrencisi bir çocuğu var. Millet ekmek derdiyle boğuşurken, şimdi bizimkiler kıyafet manyaklığına başlayacaklar, birbirleriyle yarışacaklar, ne yapacağız hiç bilmiyorum diyor. Ve umutsuzca ekliyor kötüye gidiyor diye. O bir anne.
Canım sıkılıyor, hava pek iyi değil bugün belli.
Bu bir sınama mı diye yukarı bakıyorum
Sonra hatırlıyorum ya pardon, ben yukarıya inanmıyorum
Küççük mollalar ülkesine doğru gidiş buradan başlamıyor ama, ben biliyorum. Sevgili köy enstitülerine ve mezunlarına uzaktan bir selam çakıyorum ve
Geçiyorum

Böyle gazetemi başka bir yerden aldım bu sabah ve büfeci çocuk suratıma öyle ters, öyle aksi bir bakış attı orada politik bir mücadele veriyormuşum gibi hissettim. Ulan denyo, üç kuruş para kazanıyorsun zaten bir de ayak üstü kralcı kesiliyor haylaz haylaz, benim tartışma üsturupsuzluğuma şahit olmamış ya, ben de bir şey demedim. Sustum yine.
Geçtim.

Sonra annemin bana akşamdan hazır ettiği sandviçi çıkardım, kapkalın ve sert ekmek. Pöff dedim, kendi kendime söylendim, benim küçücük ağzım var ya, onu nasıl tek hamlede ısırabilirdim. Çenem ağrıdı valla kahvaltı yapacağım diye, bazıları benim prenses olduğumu düşünüyor, doğru. Ama bu genetik be dostlarım, yani tedavisi yok, ne yapalım. 

Bir de iğrenç metrobüs girişinde, önümdeki cinsiyetsiz arkadaşın ters tekmesiyle alt bacağımı kaybetmiştim, şimdi iyi tabii, adamın tüm ayak izi ama siyah pantalonumun üstünde, bir durum olursa direkt tanımlama için pantalonu merkeze götüreceğim.
Bunu da geçtim.

Bir de Almanya bizleri pardon yani sizleri mantıklı olmaya çağırmış.
Ben de sabahçıları.
Veya olmadı ben de Batman olmak istiyorum.
Oy anam babam küçük bir etnik-teknik temizlik, miss, herkes birer adet şampuan kutucuklarında, otellerde kullanılanlardan. Sabun yapmam ben kimseyi merak etmeyin. Şampuan. Benim uyarlamam da bu kadar işte.
Beni sinirlendirmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder