Bazı insanlar yalnızca varlıklarıyla bile sana kendini iyi hissettirirler.
Geçmişin karanlığında kaybolup gitmeyen bazı insanlar, kıymet değer bilirler ve yüzyıl bile görüşmesen, bir gün karşına çıktığında yalnızca kaldığın yerden sohbete devam etmezsin o insanla, ayrıca ayrıcalıklı bir şekilde yüz yıl sonra bir insanın sen çok çabalamandan, debelenmeden seni anladığını görürsün. Bir de seni dinlediğini. Ki gerçek manada dinlenmeye hasretsen.
Neyse ki küsüp yitmemiş bir dostluk oluşmuş ve ben onca yılın ardından hala hayatımdaki en önemli şeyleri öğrendiğim kişiye teşekkür edebiliyorum. Ve bana kendimi yeniden iyi hissettiriyor.
Bana biraz gerizekalı olduğumu düşündüğüm şu günlerde olmadığımı anımsatıyor.
Hayatımda nelerin önemli olduğunu ve neden olması gerektiğini
Ve gerçek korkularımı, hiç çekinmeden yüzüme vuruyor. Standart bir insan olmaktan mı korkuyorsun? diye soruyor.
Hala cevabını bile bilmediğim bir kaç sorunun arasından işte.
Beni cesaretlendiriyor.
Bir de ne kadar değişmediğimi söylüyor. Hala ne kadar aynı şeyleri kafaya taktığımı ve asla değişmeyeceğimi. Bazı şeyleri yen diyor, ama bazı şeylerimi bence o da seviyor. Uzaktan kötü gibi görünse de en azından onların beni ben yaptığımı biliyor.
Ve yine saatlerce elimde kağıt kalem ağzım açık bir adamın anlattıklarını dinledim dün.
Hasret kaldığım diğer şeyler gibi, o kadar bilgiyi nasıl edindiğine değil de nasıl karıştırmadan aklında tuttuğuna şaşarak.
Suriye ile ilgili bir yazı yazmak istiyorum dedim ona.
"Yazamazsın, çok karışık, çok kafa karıştırıcı, okurken bile yorulursun" dedi. İnanmadım.
Anlatmaya başladığında başladım oysa ki karışmaya.
Ben de iki omzumun üstünde kafa taşıyorum sanıyorum.
Neyse her şey bir kenara bana iyi geldiği için, gerçek bir orta doğuluya benzediğini iddia etse de, az sayıda insandan biri olduğu için ve kıymet bildiği için kısa bir teşekkür yazısı olsun bu ona.
Teşekkür Ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder