15 Ekim 2012 Pazartesi

Altın Bortakal

49.Altın Portakal Film Festivali tam bir hayal kırıklığıydı.
Ve Evet Hülya Avşar'ın her hangi bir şekilde o juri başkanlığı yapma ihtimali bile benim içimi burkmuştu.
Okuyanlar bana kızabilir, ama ben birinin iyi oyuncu olmasının (ki tartışılır) juri başkanı olmasına denk olmadığını düşünüyorum. Vizyonu geniş, dünya sinemasını takip eden, tanıyan ve sinema sanatına gönül vermiş birinin (illahi ki bu sanatın içinden yetişmiş olmasına tabii ki gerek yok), deneyimli ama en önemlisi gerçekten sinema gözü gelişmiş birinin, film okumayı bilen birinin bu başkanlığı yapması gerektiğini düşünmekteydim. Olmadı.
Zaten başlangıcına yakışır bir sonla da bitti.
Biz elimizi değdirdğimiz her şeyi kirleten biz, bir kaç yılda kazanılan prestiji tabii ki tek bir spekülatif haberle silmeyeceğiz ama hoş bir itibar bırakmadığı kesin.
Festivalle ilgili tek bir şek söyleyeceğim: Altınportakal.org.tr.'de, tüm ödülleri neden verdiklerini iki üç cümle ile açıklarken, oyuncu ödülleriyle ilgili kullandıkları kelime: 'Ustalık' olmuş. Ben de okurken güldüm..
Ve anladım ki zamanın hastalığına yenik düşmüş bir festival daha geçti. Peki bana ve ben gibilere değer mi?
Hayır.
Sinemayı sevmek için festivallere, ödül törenlerine ihtiyacımız yok tabii ki. Bu motivasyonu onlar yani gerçek sinemacılar, yarattığı şeylerin temelinden alırlar, biz de(takipçileri) yalnızca onların, sinema emekçilerinin, ustalırın peşinden sürükleniriz, bu bize yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder