Sonu ne olur diye bitirmiştim ya yazıyı hani?
Hani insan hayatında kaç kere şöyle böyle ıvır zıvır falan bi adamla tanışır. Yok insan kaç kere mutlu olur? Yok anam işte şans falan gibi... of inanın o benim tez canım!
Eğer olur da tesadüfen bu yazıyı okuyan bir kişi benim o tez canımı bilir.. (İş yerinde at üstü, parmak ucu düğün fantazisinden bahsediyorum)
Neyse arkadaşlar hiiiç olmadan o yazının yayınlanmasının üçüncü günü falan sona erdi ve sonra ben Yunanistan'a gittim.
Ama burada daha önemlisi ben Yunanistan'a gitmeden önce başka bir şey oldu. Detaylarını buradan veremeyeceğim kadar önemli bir şey, bir de daha gerçek bir şey oldu.
Yani sözüm ona, sana hatta herkese ki, hani olur da sanırsın, tek o sanırsın, böyle onsuz olmaz, doğrusu bu işte sen ne dersen de.. O olmayabilir, çıkmayabilir, hatta düpedüz yalan da olabilir. En yüksek ihtimal ise aslında senin için hiç kıymeti olmayabilir, tanımayabilirsin ki mesela ben hiiiç tanımadım bile, tanıtmadım bile.. Neyse işte. Sonra nolur? hani hiç olmaz dediğin, hani hiç aklına getirmediğin, hep böyle yanındaymış gibi duran, dürüst biri çıkar gelir, götürür...gidiverirsin sen de... Meteortaşı falan maval yani. Ayakların daha bir yere basmalı.
Platonik, anlamsız aşkların falan peşinden gitmemeli insan. Aşkı gibi yalan olmamak için diyorum. Yoksa zaten siz bilirsiniz.
Ben kendi yaşadığımdan dem vuruyim dedim, bir de sanki o yazı yarım kalmış gibi geldi, onu tamamlamalı dedim.
Sonuç: İsmi böyle meteor falan olmamalı daha başka olmalı, yine doğaya ait olmalı ama böyle ne bileyim işte...
Mesela, rüzgar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder