Bir fincan kahve, şekerli tabii ve bir kaç bardak çay, içine sıkılmış limon ve şişe su, kafe muhabbetleri, çocuklar falan yanı başımda, öyle sohbet muhabbet, bayram arifesinde..
İçimde biraz burukluk var, her duyguyu abartıyor muyum ne? Az önce nedenini öğrendim, kuzinem bana çok gülecek, benim yükselen zaten hiç aslan olmamış, balıkmıymış ne! Anladım tüm anlamsızlığımı işte.
Demek ki neymiş? Dalga geçmeden önce biraz duracakmışsın ve tabii ki büyük büyük konuşmayacakmışsın. Al işte tüm o baskınlığın, asabiyetin altında yatan koca bir balıkmış (kendisiylen daha tanışmamış olmama rağmen). Ben de Aslana aslan sanıyorum yüz küsür yıldır kendimi, yalan imiş.
Psikojenik fügüm ben. Kara deliklerim varmış meğer!!
Kendini bilmez diye kızdım tabii kendime. Tüm aksiliklerimi ve eksikliklerimi bağlayacağım bir malumatım var artık. Tabii yine rasyonel olanın peşinden gitmiyorum, bir şeyi çözmeye çalışmıyorum.
Ve artık suyu o kadar sevmiyorum, iki litre iç desen içemem bundan sonra. Okyanusa uzağım, deniz yanı başımda on küsür yıldır vapura binmiyorum. Kum adamı sayılırım ama çakıldan gıcık kaparım bilen bilir. Ayrıca rakı şişesinde boğulan şair ruhlu biri de değilim. Midye kabuğu koleksyonum hiç olmadı veya rüzgarın okyanusun sesini dinlemedim hiç deniz kabuğunun içinden. Öyle romantik şeyler bana pof gelir. Ama gel de sor bilmem ne sitesinin bilmem nesinin içinden doğum saatinizi girin bölümünden çıkan sonuca. Balıkmış mış, alık alık bakıyorum kardeşin gösterdiği ekrana. Yok artık dercesine. Yaş otuz üç. Sabaha bambaşka biri olarak mı kalkacağım? Hiiiiç sanmam.
Yatmadan bir film izlemeye karar verdim ben de.
3D, Pirana
Günün anlam ve önemine uygun en azından.
Ben de olsam olsam o kadar balık olurum zaten:))